Skip to main content

Siber Bilgi M.

Yazar: gakko
01-04-2014, Saat:11:40 PM
Yorum Yok
Cep Telefonunuzu satarken bu 5 maddeye dikkat!

​Cep telefonunuzu satıp yenisini almaya karar verdiyseniz dikkat etmeniz gereken birkaç nokta var. 


Cep telefonlarını sattıktan sonra mağdur olan tüketicilerin www.sikayetvar.com’a gönderdikleri şikayetler sonrası çıkarılan analize göre; telefonunuzdaki kişisel bilgi ve kart verilerinizi silin, telefonunuzun IMEI’sinin kötü niyetli kişiler tarafından kötüye kullanılmasını engellemek için satarken muhakkak satış belgesi düzenleyin, kablosuz bağlantıların iptal edildiğinden emin olun ve telefonunuzda özel görüntülerinizi bırakmayın.

Cep telefonu kullanıcıları 6 ayda ya da en geç 1 yıl içerisinde cep telefonu değiştiriyor. Peki eski telefonlarını satan cep telefonu sahipleri nelere dikkat etmiyor ve ne mağduriyetler yaşıyor.

İşte ikinci el cep telefonu pazarında tüketicilerin yaşadıkları mağduriyetler:

1-Telefonunuzu Satarken Cihaz İçerisinde Bilgi Bırakmayın: Cep telefonlarını satanlar cihazdaki kimi bilgileri silmeyi unutuyor. Kimlik bilgileri, telefon numaraları, çeşitli şifreler ve kart bilgilerini cihazdan silmeyi unutan kişiler mağduriyet yaşıyor. Kötü niyetli kişiler cep telefonunu satın aldığı kişilerin hesaplarında istediklerini çok rahat bir şekilde yapabiliyorlar. Birçok kişi cep telefonunu sattıktan sonra hesaplarından habersiz defalarca para çekildiğini şikayet ediyor.

2- IMEI Numarasına Dikkat: Cep telefonunuzu satarken muhakkak satış belgesi düzenleyin ve belgede IMEI numarasının doğru yazıldığından emin olun. Satış belgesi düzenlemeden alıcıyı tanımadan cep telefonunu satan kişilerin IMEI numaraları kötüye kullanılıyor. Dolandırıcılar bu cep telefonlarını satın aldıktan sonra sahte kimlikle ya da açık hat alarak kişinin cep telefonunu dolandırıcılık gibi yasadışı olaylarda kullanıyor. Böyle bir durumda IMEI denilen elektronik kimlik bilgisinden hareketle cep telefonunu satan kişiye ulaşılıyor ve suçlanan telefonunu satan kişi oluyor. Cep telefonu bu tür olaylarda kullanıldığını şikayet eden çok fazla kişi var.

3- Sosyal Ağ Hesaplarınızı Silin: Cep telefonunu hayatının her alanında kullanan kişiler cep telefonlarına sosyal ağları ekliyor fakat satarken bu hesapları silmeyi unutuyor. Bu hesaplar cep telefonunu satın alan kişi tarafından kötüye kullanılabiliyor. Hem özel mesajlardan özel bilgi ve hesap bilgilerine ulaşıyorlar hem de cep telefonunu satan kişinin arkadaşlarından cep telefonunu satan kişi gibi sohbet edip para isteyebiliyorlar. Telefonunuz ile girdiğiniz tüm sosyal ağlar, e-mail hesapları, şirket ve banka hesaplarınıza ait şifreler ile not defteri, şifre saklayıcı, sesli not vb. uygulamalardaki tüm içeriklerin silindiğine emin olunmalı.

4- Fotoğraf ve Videoları Silmeyi Unutmayın: Cep telefonundaki resim ve video gibi görsel dosyalar silinmeli. Birçok kötü niyetli kişiler cep telefonunu satan kişilerin özel fotoğraf ve videolarını internette ya da başka platformlarda paylaşabiliyor. Cep telefonundaki görüntülerin habersiz paylaşıldığını şikayet edenler de var.

5-Kablosuz İnternet Bağlantılarını Silin: Telefonunuz ile girdiğiniz kablosuz internet bağlantılarını silmeyi unutmayın. Cep telefonundaki kayıtlı kablosuz ağ bilgilerine ulaşan kötü niyetli kişiler bu bağlantılara girerek kötü niyetli amaçlarda kullanabiliyorlar. Ayrıca akıllı cep telefonu kullanıcıları, telefonlarını satmadan önce online mağaza hesaplarını kesinlikle silmeli. Hesaplarının kullanıldığını şikayet edenlerin sayısı da hiç az değil.

[Resim: SPehRYj.jpg]

 

 
Yazar: mevthawk
12-26-2013, Saat:11:55 PM
Yorum Yok
BEYNİ DAHA İYİ ÇALIŞTIRACAK 10 ÖNERİ

Başarının öğrenilebileceğini savunan Türkiye’nin ilk kişisel gelişim uzmanı Mümin Sekman’a göre beyni daha iyi çalıştıracak 10 madde:

1. Sağlam kafa, hareketli vücutta bulunur!Beden ve beyin bir bütün oluşturuyor ve bedensel hareketlilikler beyinsel hareketlilikleri getiriyor. Beyin açık havada ve ayaktayken daha iyi çalışır. Önemli kararlarınızı açık havada yürürken alın.

2. Beyin sulanmaz, beyin kurur!Beyin yüzde 80 sudan oluşuyor ve bu yüzden beyne su takviyesi yapmak gerekiyor. Günde 8-10 bardak kadar su içilmezse beyin kurur ve algı kalitesi düşer.

3. Eli hızlandıran şeyler, aklı yavaşlatır!Bir alışkanlık edindiğimiz zaman elimiz hızlanır ve otomatik pilot ile hareket eder, bu durum da aklı yavaşlatır. Zihinsel rutinlerinizi kırın: eğer sağ elinizi kullanıyorsanız bazen telefonu sol elinizde tutun (solaksanız tam tersi), çantanızı diğer elinizde taşıyın, evinize başka bir yoldan gidin.

4. Akıl tutulmasına karşı, açık görüşlü ol.Kullanılmayan organ körelir. Sürekli aynı insanlarla aynı programları seyredip aynı hayatları yaşayarak aklınızı köreltmeyin. Beyninizin sınırlarını zorlamayan etkinlikler, beyninizi geliştirmez.

5. Beyne çöp girerse, beyinden çöp çıkar!Beyninizi ne ile beslerseniz beyninizden alacağınız verim ya da çıktı o olacaktır. Girdilerin kalitesi çıktıların kalitesini belirler, dolayısıyla beyninize ne aldığınıza dikkat etmelisimiz

6. Sihirli “eğer” ile düşünün. Beyin tıkandığında varsayımlarla akıl yürütür. Kararsız kaldığınız bir durumda önemsediğiniz, model aldığınız bir kişiyi aklınıza getirerek “O benim yerimde olsaydı ne yapardı?” diye düşünün.

7. Aklının takıldığı yer hayatının takıldığı yerdir!Zihin bir şeye takıldığında tüm sistem kendi içinde kilitlenir, aklınızı çözmek için kendi hayallerinizi gerçekleştirin, yani yeni ihtimalleri görmeye çalışın.

8. Sosyal medya diyeti yapın!Sosyal medyanın aşırı kullanımı insanı beyninden vuruyor. Bu araçları aşırı derecede kullanırsanız beyin ölümünüz gerçekleşir, aşırı iletişim kurmak düşünmeyi durduruyor.

9. İnsanları beyninizle sevin! Aşk bir beyin işlevidir!Duyguların gerçekleştiği yer insan beynidir. Mantıksız davranış aşk üzerinden meşrulaştırılmaya çalışılıyor, bu doğru bir düşünce değil.

10. Nasıl çalışması gerektiğini beynine öğret!Beyin kendisini nasıl çalıştığı hakkındaki bilgi ve inançlarına göre kendini yapılandırır. Beyninizi sabah çalışmadığına inanırsanız beyin sabah çalışmaz, dolayısıyla beyninizi nasıl çalıştığına dair yapılandırırken dikkatli olun.

[Resim: Pft0x07.jpg]
Yazar: mevthawk
12-26-2013, Saat:08:30 PM
Yorum Yok
ÖĞRENİLMİŞ GÜÇSÜZLÜK 

[Resim: FwWTHue.jpg]Bir laboratuarda deney yapılıyor. İçinde bir büyük ve çokça küçük balığın olduğu kocaman bir akvaryum konuyor. Haliyle, büyük olan acıktıkça küçükleri yiyor... 
Daha sonra akvaryumun ortasına dikey bir cam yerleştiriliyor Böylece akvaryum ikiye ayrılıyor. 
Büyük balık bir tarafa küçük balıklar da diğer tarafa yerleştiriliyor. 

Büyük balık cam bölmeyi gecmek ve küçük balıkları yemek için defalarca deneme yapıyor. 
Bu durum tam 28 saat boyunca sürüyor. 28 saatin sonunda büyük balık artık diğer tarafa gecmek için mücadele etmeyi bırakıyor. Deneyin sonunda cam bölme kaldırılıyor. 

Çok ilginç bir şey oluyor !!! 

Büyük balık küçükleri yemek için hiçbir hamle yapmıyor. Saatler gectigi halde onları yemediği görülüyor. Buna psikolojide "Öğrenilmiş Güçsüzlük" deniyor. İstatistiklere göre bir çocuk ergenlik yaşına gelinceye kadar ortalama 148.000 defa anne babasının, "yapma; elleme, dokunma,"  gibi sözlerini duyuyor. Böyle olunca da çocukta büyüyünce "yapamama",  "edememe" özellikleri gelişiyor ve özgüvenini yitiriyor. 
Yazar: ahmetsahin
12-25-2013, Saat:12:57 AM
Yorum Yok
Vaktiyle bir ateşperest, oğlunu evlendirmektedir. Düğün günü çok koyun ve inek kesilir. Et kokuları mahalleyi sarar. Ancak evin bitişiğinde, müslüman, dul bir kadın, dört yetimiyle yaşamaktadır.

Hepsi de günlerdir açtırlar.

Kadıncağız, düğün evinin kapısını çalıp, “ateş” ister. Ancak maksadı başkadır. “Belki yemek verirler” diye gitmiştir.

Adam, kadının niyetini anlasa da, birşey vermez…

Kadıncağız, bir daha gidip ”ateş” ister. Yine eli boş döner.

Üçüncüde yine öyle.

Ama ne olur bilinmez, bu defa acır kadına. Hallerini anlamak için dehlize iner ve dayar kulağını bitişik evin duvarına ve dinler.

Yetimcik, annesine yalvarıyor:

- Anneciğim, ne olur bir daha git. Belki bu sefer birşey verirler.


Kadın ağlamaklıdır:


- Üç defa gittim yavrum! Artık utanıyorum.

Adam bunu duyar. Kalbi sızlar. Bir mükellef ”Sofra” hazırlatıp, gönderir evlerine. Ve dehlize inip, dinler yine.

Yetimlerin en küçüğü duâ ediyor:

- Yâ Rabbî! O nasıl bize ikram ettiyse, sen de ona ikram et! Onu îmanla şereflendir!

Ardından;

- Âamiiiin! sesleri yükselir.

O anda, kalbi döner ateşperestin.

Ve “Şehâdet” i getirip îmanla şereflenir.

Nitekim;

“Sadaka, belâyı önler. Ama duâ, kaderi değiştirir!” buyurmuştur büyüklerimiz…



[Resim: SnzNRN4.jpg?1]
Yazar: ahmetsahin
12-25-2013, Saat:12:56 AM
Yorum Yok
Yasli bir bey, sabah erken evinden çikmis, yolda ilerlerken, bir 
bisikletlinin kendisine çarpmasi ile yere yuvarlanmis ve hafif 
yaralanmis. 
Sokaktan geçenler yasli beyi hemen en yakin saglik birimine 
ulastirmislar. 

Hemsireler, adamcagizin yarasina pansuman yapmislar, ama 'biraz 
Beklemesini ve röntgen çekerek her hangi bir kirik veya çatlak olup olmadigini 
inceleyeceklerini' söylemisler. Yasli bey huzursuzlanmis, 'acelesi oldugunu 
istemedigini' söylemis. 

Hemsireler merakla acelesinin sebebini sormus. 
Adamcagiz da 'karim huzur evinde kaliyor her sabah onunla kahvalti 
etmeye giderim, geç kalmak istemiyorum' demis. 
'Karinizin, siz gecikince merak edecegini düsünüyorsunuz herhalde' Demis 
hemsire. 

Adam üzgün bir ifade ile 'ne yazik ki karim Alzheimer hastasi ve benim 
kim oldugumu bilmiyor' demis. 
Hemsireler hayretle 'madem sizin kim oldugunuzu bilmiyor neden hergün 
onunla kahvalti yapmak için kosusturuyorsunuz' demisler. 
Adam buruk bir sesle 'ama ben onun kim oldugunu biliyorum' demis.
[Resim: ef1UM8A.jpg]

 
Yazar: ahmetsahin
12-25-2013, Saat:12:52 AM
Yorum Yok
Sultan Murat Han o gün bir hoştur. Telaşeli görünür. Sanki bir şeyler söylemek ister sonra vazgeçer. Neşeli deseniz değil, üzüntülü deseniz hiç değil. Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:

- Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var?

- Akşam garip bir rüya gördüm.

- Hayırdır inşallah?...

- Hayır mı şer mi öğreneceğiz.

- Nasıl yani?

- Hazırlan, dışarı çıkıyoruz.

Ve iki molla kılığında çıkarlar yola. Görünen o ki, padişah hâlâ gördüğü rüyanın tesirindedir ve gideceği yeri iyi bilir. Seri, kararlı adımlarla Beyazıt'a çıkar, döner Vefa'ya, Zeyrek'ten aşağılara sallanır. Unkapanı civarında soluklanır. Etrafına daha bir dikkatle bakınır. İşte tam o sırada yerde yatan bir ceset gözlerine batar, sorarlar:

- Kimdir bu?

Ahali:

- Aman hocam hiç bulaşma, derler.

Ayyaşın menhusun biri işte!...

- Nerden biliyorsunuz?

- Müsaade et de bilelim yani. Kırk yıllık komşumuz...

Bir başkası tafsilata girer:

- Biliyor musunuz, der. Aslında iyi sanatkârdır. Azaplar Çarşısı’nda çalışır. Nalının hasını yapar... Ancak kazandıklarını içkiye, fuhuşa harcar. Hem şişe şişe şarap taşır evine, hem de nerde namlı mimli kadın varsa takar peşine…

Hele yaşlının biri çok öfkelidir:

- İsterseniz komşulara sorun, der. Sorun bakalım onu bir cemaatte gören olmuş mu?

Hâsılı, mahalleli döner ardını gider. Bizim tebdili kıyafet mollalar kalırlar mı ortada?! Tam vezir de toparlanıyordur ki, padişah keser yolunu:

- Nereye?

- Bilmem, bu adamdan uzak durmayı yeğlersiniz sanırım.

- Millet bu, çeker gider. Kimseye bir şey diyemem...

Ama biz gidemeyiz, şöyle veya böyle tebaamızdır. Defini tamamlamak gerek.

- İyi ya, saraydan birkaç hoca yollar, kurtuluruz vebalden.

- Olmaz, rüyadaki hikmeti çözemedik daha.

- Peki, ne yapmamı emir buyurursunuz?

- Mollalığa devam... Naaşı kaldırmalıyız en azından.

- Aman efendim, nasıl kaldırırız?

- Basbayağı kaldırırız işte.

- Yapmayın, etmeyin sultanım, bunun yıkanması, paklanması var. Tekfini, telkini...

- Merak etme ben beceririm. Ama önce bir gasilhane bulmalıyız.

- Şurada bir mahalle mescidi var ama...

- Olmaz, vefat eden sen olsaydın nereden kalkmak isterdin?

- Ne bileyim, Ayasofya'dan, Süleymaniye'den, en azından Fatih Camii'nden...

- Ayasofya ile Süleymaniye'de devlet erkânı çoktur. Tanınmak istemem. Ama Fatih Camii'ni iyi dedin. Hadi yüklenelim...
Ve gelirler camiye. Vezir sağa sola koşturur, kefen tabut bulur. Padişah bakır kazanları vurur ocağa... Usulü erkânınca bir güzel yıkarlar ki; naaş, ayan beyan güzelleşir sanki. Bir nurdur, aydınlanır alnında. Yüzü sâkilere benzemez. Hem manalı bir tebessüm okunur dudaklarında. Padişahın kanı ısınmıştır bu adama, vezirin de keza... Meçhul nalıncıyı kefenler, tabutlar, musalla taşına yatırırlar. Ama namaz vaktine bir hayli vardır daha... Bir ara vezir sıkıntılı sıkıntılı yaklaşır.

- Sultanım, der. Yanlış yapıyoruz galiba...

- Nasıl yani?...

- Heyecana kapıldık, sorup soruşturmadan buraya getirdik cenazeyi. Kim bilir belki hanımı vardır, belki yetimleri?

- Doğru! Öyle ya, neyse... Sen başını bekle, ben mahalleyi dolanıp geleyim.

Vezir, cüzüne, tespihine döner, padişah garip maceranın başladığı noktaya koşar. Nitekim sorar soruşturur. Nalıncının evini bulur. Kapıyı yaşlı bir kadın açar. Hadiseyi metanetle dinler. Sanki bu vefatı bekler gibidir.

- Hakkını helal et evladım, der. Belli ki çok yorulmuşsun.

Sonra eşiğe çöker, ellerini yumruk yapar, şakaklarına dayar... Ağlar mı? Hayır. Ama gözleri kısılır, hatıralara dalar belki. Neden sonra silkinip çıkar hayal dünyasından...

- Biliyor musun oğlum? diye dertli dertli söylenir... Bizim efendi bir âlemdi, vesselam... Akşamlara kadar nalın yapar... Ama birinin elinde şarap şişesi görmesin; elindekini avucundakini verir satın alırdı. Sonra getirip dökerdi helaya!...

- Niye?

- Ümmeti Muhammed içmesin diye...

- Hayret!?.

- Sonra, malum kadınların ücretlerini öder eve getirirdi. “Ben sizin zamanınızı satın aldım mı? Aldım!” derdi. “Öyleyse şimdi dinlemeniz gerek...” O çeker gider, ben menkıbeler anlatırdım onlara... Mızraklı ilmihal. Hücceti İslam okurdum...

- Bak sen! Millet ne sanıyor hâlbuki...

- Milletin ne sandığı umurunda değildi. Hoş, o hep uzak mescitlere giderdi. “Öyle bir imamın arkasında durmalı ki…” derdi. “Tekbir alırken Kâbe’yi görmeli...”

- Öyle imam kaç tane kaldı şimdi?

- İşte bu yüzden Nişancı’ya, Sofular'a uzanırdı ya... Hatta bir gün; Bakasın efendi, dedim. Sen böyle böyle yapıyorsun ama komşular kötü belleyecek. İnan cenazen kalacak ortada...

- Doğru, öyle ya?...

- Kimseye zahmetim olmasın deyip, mezarını kendi kazdı bahçeye. Ama ben üsteledim. İş mezarla bitiyor mu, dedim. Seni kim yıkasın, kim kaldırsın?

- Peki, o ne dedi?

- Önce uzun uzun güldü, sonra; “Allah büyüktür hatun” dedi. Hem padişahın işi ne?
[Resim: jMOOqqS.jpg]

 
Yazar: ahmetsahin
12-25-2013, Saat:12:49 AM
Yorum Yok
[Resim: ERAk83z.jpg]Bir defasında Rus çarı at arabasıyla ülkesini dolaşıyormuş.

Araba yoldaki kanal inşaatının önünde durmak zorunda kalmış. Yolunun üzerinde kanal kazan işçiler çarın arabasını görünce heyecanla irkilmişler.

[Resim: SAr0Ago.jpg]Çar arabadan inmiş ve kan-ter içinde kalan bir işçiye sormuş:

“Bu kadar yoruluyorsun , kan ter içinde kalıyorsun peki iyi para kazanabiliyor musun?”
“Bana yetecek kadar kazanıyorum efendim” diye yanıt vermiş isçi.

“Yani ne kadar” diye tekrar sormuş çar. İşçi başını öne eğmiş ve şöyle yanıt vermiş;

“Borçlarımı ödeyebiliyorum. Gelecek için faize yatırabiliyorum, kalanı ile de her gün sıcak tasta yemek yiyebiliyorum efendim”

Çar çok şaşırmış. Ülkede bu kadar az para kazanan, boğaz tokluğuna çalışan bir kanal işçisi nasıl olur da bu kadar az parayı, bu kadar çok yerde, bu kadar verimli kullanabilir diye merak etmiş.

Dayanamadan tekrar sormuş:

“Peki paranı nasıl yettirebiliyorsun da bu kadar faydalı işe fırsat bulabiliyorsun?”

İsçi yanıt vermiş:

“Babama bakıyorum: Bu eski borçlarımı ödediğim anlamına gelir.

Oğlumun nafakasını çıkarıyorum: Bu ise gelecek için yatırım yaptığım anlamına gelir. Yani böylece paramı faize yatırmış oluyorum.

Her gün bahçemde tek yetişen sebzeyi, lahanayı yiyoruz: Olsun!.. Lahana da sıcak yemektir. Karnımız doyuyor sevgili Çarım” demiş.

Çar, fakir işçinin verdiği yanıttan çok etkilenmiş ve hemen onu bir kese altınla ödüllendirmiş. Saraya döndükten sonra ise akıllı işçinin sözlerini, bir bilmece olarak yaverlerine sorup onları sınamış.

Kıssadan hisse:

Hayat sizin ona baktığınız yönde güzeldir

Hoşgeldin, Ziyaretçi

Sitemizden yararlanabilmek için kayıt olmalısınız.

Forumda Ara

Forum İstatistikleri

Toplam Üyeler 13
Son Üye delidumrul23
Toplam Konular 680
Toplam Yorumlar 684

Kimler Çevrimiçi

Şu anda 14 aktif kullanıcı var.
(0 Üye - 14 Ziyaretçi)

Son Yazılanlar

İki Türk Askerin Birinci ...

Son Yorum: delidumrul 02-02-2025, Saat:12:45 PM
Yorum 0 Okunma 345

Arjantin'de Enflasyon

Son Yorum: delidumrul 09-20-2024, Saat:07:18 PM
Yorum 0 Okunma 734

TÜRK ESİRLERİ YUNANLILARA...

Son Yorum: delidumrul 12-01-2019, Saat:11:30 PM
Yorum 0 Okunma 2,574

Seyit Onbaşının (Kocaseyi...

Son Yorum: merve 03-04-2019, Saat:09:59 AM
Yorum 0 Okunma 2,173

Osmanlı ordusunda bir Ven...

Son Yorum: ahmetsahin 02-04-2019, Saat:12:10 AM
Yorum 0 Okunma 2,356

KAĞIT BARDAK..

Son Yorum: mevthawk 01-02-2019, Saat:06:33 PM
Yorum 0 Okunma 2,676

Başkalarının olumsuz duyg...

Son Yorum: ahmetsahin 01-02-2019, Saat:06:21 PM
Yorum 0 Okunma 3,677

Nuri Killigil: Bir Türk S...

Son Yorum: gakko 08-07-2018, Saat:05:16 PM
Yorum 0 Okunma 3,001

Çocuklarımıza Yedirdiğimi...

Forum: SAĞLIK
Son Yorum: delidumrul 03-29-2018, Saat:12:22 AM
Yorum 0 Okunma 2,566

EŞİNİ DOĞRU SEÇ

Son Yorum: delidumrul 03-26-2018, Saat:06:55 PM
Yorum 0 Okunma 2,727
Task