Skip to main content

Siber Bilgi M.

Yazar: delidumrul
03-21-2014, Saat:12:13 PM
Forum: TESBİTLER
Yorum Yok
EVLİ KALABİLMEK İÇİN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

1- Aile içinde şakalaşmayı ihmal etmeyin 
2- Eşiniz için bakımlı olun.
3- Ailenizin yanında eşinizi sevindiriniz. Övün, saygıyla anın.
4- Evliliğinize hiç kimseyi karıştırmayın. Etraftakilerin sözleriyle hareket etmeyin. Problemi evde çözün.
5- Aşırı kıskançlık duygusuyla bakmayın.
6- Sadece kendinizi haklı görmeyin. Bazen eşinizin de haklı olabileceğini düşünün. Ona fırsat verin. Sorun. Danışın.
7- Eşinizin akrabalarına saygı gösterin.
8- Eşinizin kusurunu örtün. Ortalıkta konuşmayın. Münasebetsizliği bile olsa kapatın. Eleştirmeyin ortalıkta.
9- Bazen eşinize beklemediği sürprizler yapın.
10- Sırlarını saklayın. Özeli hiç konuşmayın. Aile mahremiyeti, en önemli mahremiyettir. Kimseyi ortak etmeyin. Ortak olmak isteyen boşboğazlara müsaade etmeyin.
11- Eşinize bazen isabet ettiğinizi söyleyin.
12- Kibar ve nazik olun.
13- Eve girerken gülümseyin. Dışarıdakini dışarıda bırakın eve sıkıntı taşımayın.
14- Sinirlenince sükûneti koruyun.
15- Evde, çocuk bakımında eşinize yardımcı olun.
16- Onu sevdiğinizi söyleyin. Eşinize bazen bugün daha güzelsin deyin. Bunu demekle kıyamet kopmaz.
17- Ona güvenin.
18- Helal rızık yedirin.
19- Tatile eşinizle gidin. Lokantada yemek yerken bile ailenizle yiyiniz.
20- Ev işinde yardımcı olun.

Bunları deneyin. Çünkü yıldan yıla, hazımsızlığımız, umutsuzluğumuz ve boşanmalarımız çoğalıyor. Basit bir sebepten dolayı boşanmak, kâinatı yıkmak gibidir.
[Resim: dVZhbe2.jpg]

 
Yazar: mevthawk
03-19-2014, Saat:02:44 PM
Yorum Yok
Okulu bitirene devletten 100 bin lira hibe!
Üniversitelerin temel eğitim bölümlerini seçen öğrencilere 2 bin liraya kadar burs desteği vereceğini açıklayan Sanayi Bakanlığı, bu üniversitelerden mezun genç girişimcilere, fikirlerini gerçekleştirmeleri ve pazara sunmalarını  için 100 bin lira hibe desteği verecek.
Işık, hayata geçirdikleri "Teknogirişim Sermaye Desteği Programı"nın ülkenin ekonomik geleceğini gençlere emanet etme projesinin adı olduğunu belirtti. Bunun aynı zamanda genç girişimcilerin teknolojik ürün fikirlerini gerçekleştirmeleri ve pazara sunmalarını sağlamak üzere "cansuyu" niteliğinde olduğunu anlatan Işık, söz konusu programla gençlere karşılıksız ve teminatsız olarak destek verdiklerini söyledi. Bakan Işık, bu destek programından üniversitelerin sosyal bilimler hariç teknik bölümlerin son sınıfında okuyan, master, doktora yapan veya mezuniyetleri üzerinden 5 yıl geçmemiş gençlerin yararlanabileceğini anlattı.

Katılımcıların Bakanlığın Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğünün internet sitesinden online olarak proje fikirlerini göndermelerinin yeterli olduğunu dile getiren Işık, iş fikirlerinin, bakanlığa sunulmuş projeler alanlarında uzman öğretim üyelerinden oluşan panellerde değerlendirildiğini, proje sahiplerine bu panellerde sunuş yaparak interaktif bir değerlendirme ortamı sunulduğunu kaydetti. Teknogirişim Sermaye Desteği Programı kapsamında projesi kabul edilen her gence 100 bin lira hibe verdiklerini vurgulayan Işık, proje başarılı olsa da olmasa da bu parayı geri istemediklerini anlattı.

700 MÜRACAT OLMUŞTU
Amaçlarının gençlerin teknoloji üretmesinde onlara yardımcı olmak, cesaretlendirmek ve özgüven kazandırmak olduğuna dikkati çeken Işık, söz konusu destek programıyla ilgili 2008 yılından bu yana 1034 gence sermaye desteği verdiklerini kaydetti. Bakan Işık, 2014 yılı çalışmalarını tamamladıklarını ifade ederek, "Programa yaklaşık bin 700 müracaat olmuştu, bunlardan 284 gencimize Teknogirişim Sermaye Desteği olarak 100'er bin lira vereceğiz. Bunu bugün itibariyle internet sitemizde yayınlamaya başlıyoruz. Gençlerimiz kendi isimlerini TC kimlik numaralarıyla girecekler ve görecekler" diye konuştu.

İŞİNİ GELİŞTİRMEK İSTEYENE...
Desteklenen 284 gencin 15 gün içerisinde şirket kurmasını istediklerine dikkati çeken Işık, şunları kaydetti: "Şirket kurduktan sonra bize müracaatlarını yapacaklar. Bu şirket kurulduktan sonra biz onlara avans olarak 50 bin lira nakit vereceğiz. 6 aylık bir izleme sürecinden sonra proje başarılı yürürse, ikinci 50 bin liralık dilimi de altıncı ayın sonunda vereceğiz ve bir yıl içinde gençlerimize 100 bin lira destek sağlayacağız. Yalnız bu, burada da kalmayacak. Bundan sonra işini daha da geliştirmek, büyütmek isteyen gençlerimizi de TÜBİTAK'ın 1512 kodlu Girişim Sermaye Programı'na alacağız. Orada da 550 bin liraya kadar yüzde 75'i hibeolmak kaydıyla destek vereceğiz. Arzu ediyoruz ki burada fikirden pazara kadar gençlerimizi hiçbir aşamada yalnız bırakmayalım."

Işık, fikrin ürüne dönüşmesi sürecinde de teknolojik ürün desteği verdiklerine işaret ederek, "Orada da KOBİ'lere 10 milyon liraya kadar hibe desteğimiz var. Arzu ediyoruz ki 'benim uygulanabilir bir fikrim var, teknoloji geliştireceğim ve bunu ülkemizin katkısına sunacağım' diyen her bir gencimizi fikir aşamasından satış aşamasına kadar her aşamada destekleyelim, şirketlerinin kurumsallaşmasını ve onların ülkeye hizmet eder noktaya gelmesini sağlayalım. Burada hiçbir girişimcimiz kendini yalnız hissetmesin" ifadesini kullandı. Her yıl teknogirişim desteği alan gençlerden 10'unu Amerika'daki Silikon Vadisi'ne gönderdiklerini belirten Işık, girişimcilerin projelerini burada uluslararası yatırımcılara tanıttıklarını ve orada ortak yatırımcı bulmaya çalıştığını dile getirdi.

EN FAZLA BAŞVURU NEREDEN GELDİ?
Işık, desteklenen projelerin 108'ini elektronik, bilişim teknolojileri ve telekomünikasyon alanındakilerin oluşturduğunu anlatarak, endüstriyel üretim, malzeme ve taşıma teknolojileri alanında 54, enerji ve biyolojik bilimler alanlarında 30'ar projenin destek almaya hak kazandığını belirtti.

En az desteğin 2 projeyle sosyal ve ekonomik konular alanında verildiğini dile getiren Işık, programa en fazla başvurunun 159 adetle Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nden yapıldığını, 73 farklı üniversite ile 31 farklı şehirden iş fikrinin desteklendiğini kaydetti.
[Resim: tZL7Dlk.jpg]

 
 

 
Yazar: mevthawk
03-19-2014, Saat:01:22 PM
Yorum Yok
Çölü Durduran Adam (Dünya bu adamı konuşuyor)

Yacouba Sawadogo, Afrika'nın sıradışı kişiliklerinden biri. Bilimadamlarının ve çevre kuruluşularının bile çaresiz kaldığı çevre sorunlarına geleneksel yöntemlerle çözüm üretmeyi başaran bir kahraman...

İhtiyar çiftçi, Burkino Faso'nun kuzeyindeki tarım arazilerinde uzun süredir devam eden çölleşmeyi durdurabilen kişi olarak biliniyor...

Bölgedeki toprak, uzun yıllar içinde aşırı ekim, aşırı otlatma ve aşırı nüfus yoğunluğu nedeniyle giderek sertleşmeye, verimsizleşmeye ve sonunda çölleşmeye başlamıştı...
Ulusal ve uluslararası araştırmacılar tarafından uzun yıllardır devam eden çalışmalar ise, toprağı kurtarmak için yeterli olmuyordu. Umutlar giderek tükenmekteydi...
[Resim: FQenPas.jpg?1]
Ta ki Yacouba Sawadogo adlı bir adam, 1980'li yıllarda ortaya çıkıp da, çölleşmeye karşı kendi geleneksel yöntemleriyle savaşmaya karar verene kadar. Yacouba'nın kullandığı teknikler oldukça eski ve garipti; bu yüzden bölgedeki çiftçiler tarafından...
alay konusu oldu...Fakat yıllar içinde ferk edildi ki, Yacouba'nın inatla uyguladığı teknikler, ormanı yeniden var etmeyi, toprağı yeniden zenginleştirmeyi başarmıştı. Yacouba tek başına çölü durdurmuştu...
Yöntemi ise oldukça basitti. Eski Afrika tarım pratiği olan "Zai" tekniğine göre, önce sertleşmiş zemine büyük bir çukur açılıyor, sonra içine bitki artıkları ve gübreden oluşan bir karışım yerleştiriyordu...
İçine ise bölge şartlarına uygun, dayanıklı ağaç türlerinin tohumlarını koyuyordu. Yağmurlu mevsimlerde suyu emen ve muhafaza eden delikler, kurak dönemlerde bitki için gereken nem ve besini sağlıyordu...
[Resim: 86mzOnP.jpg?1]
Zai tekniğine göre, zeminin 'kurak mevsimde' hazırlanması gerekiyordu. Ki bu da, bölgede uygulanan tekniğin tam tersiydi. Hiç kimse inanmasa da, o inatla çalışmayı sürdürdü.
20 yıl içinde kuraklıktan zarar görmüş 120 dönümlük kurak araziyi, 60 ayrı tür ağaçtan oluşan yeşil bir alana dönüştürmeyi başardı.

Bir adamın tek başına yarattığı bu mucize bilimadamlarını da şaşırtmıştı...
Doğal Kaynaklar Uzmanı Chris Reji, süreci şöyle özetledi: "Bölgede, binlerce hektarlık alan tamamen verimsiz halde. Ama Yacouba'nın teknikleri uygulanırsa, bu topraklar yeniden canlanabilecek.
Bu durum uluslararası kuruluşları da harekete geçirdi...

Mark Dodd imzalı bir belgesele de konu olan Yacouba ise, ziyaretçilere kendi özel tekniklerini öğretmeyi sürdürüyor! Çevre köylerden birçok çiftçi Yacouba'yı ziyaret ederek tohum kalitesi, ekim yöntemleri ve diğer konularda ondan bilgi alıyor.
Bir eğitim programı başlatmak ve tüm bölgeyi dönüştürmek istediğini belirten yaşlı çiftçi...

"Eğer kendi köşenize çekilirseniz, bildiklerinizin insanlığa hiçbir faydası olmaz" diyerek çalışmalarını ölene dek sürdüreceğini belirtiyor.

[Resim: sblB6zY.jpg?1]
  

 

 
Yazar: delidumrul
03-10-2014, Saat:02:24 PM
Yorum Yok
OSMANLIDA RÜŞVETLE MÜCADELE

İslam âlimleri rüşvetin haram olduğu hususunda icma etmiştir. Suçun, topluma etkisi oranında ceza yönü artar veya azalır. Rüşvetin, görevli kimsenin bilgisi dâhilinde çocuklarına veya ailesinden birisine verilmesi de aynı sonuçları doğurur.

İslâm’ın temel kaynağı Kur’ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîflerde “rüşvet” kesin bir dille yasaklanmış, dünyevî ve uhrevî cezasının büyüklüğüne hassasiyetle dikkat çekilmiştir. 

Rüşvet hakkında Peygamber Efendimiz (s.a.s.), hükümde ve yönetimde, rüşvet alan ve rüşvet veren (ve aracılık eden) kimseyi lanetlemiştir. (1)

İmam-ı Azam Ebu Hanife, rüşvet alanın vereceği hiçbir hükmün geçerli ve bağlayıcı olmayacağını belirterek şunları söyler: "Hâkim veya yönetici rüşvet aldığı takdirde, onu tayin eden tarafından azledilmese dahi derhal azlolur ve o andan itibaren vermiş olduğu bütün hükümler de bâtıl olur." (2)

Hz. Peygamber (s.a.s.) bir gün Kab İbn Ucre’ye, "Ey Ka’b, insan vücudunda rüşvet yiyerek bitip büyüyen et asla cennete girmeyecektir." buyurmuştur. (3) 

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) yine bir gün İbnü’l-Lütbiyye’nin vazifesi sırasında kendisine verilen hediyeleri sahiplenmesi üzerine öfkelenmiş ve şöyle buyurmuştur: "Annesinin babasının evinde oturmuş olsaydı kendisine böyle hediyeler verilir miydi? Muhammed’in canı elinde olan Allah’a yemin ederim ki herhangi biriniz bu malda hıyanet yaparak haksız bir şey alırsa kıyamet gününde o malı böğüren bir deve veya bir sığır yahut meleyen bir koyun şeklinde boynunda taşıyarak getirecektir." (4)

Hediyeler konusunda Resûl-i Ekrem’in uyarılarını dikkate alan Hulefa-i Raşidîn’in, özellikle valilere yolladıkları genelge ve talimatlardan, hediye görünümü verilerek rüşveti meşrulaştırma çabalarına karşı büyük hassasiyet gösterdikleri anlaşılmaktadır. 

İnsan unsurunun olduğu bir yerde, işlenmesi kolay böylesi bir suçun bütünüyle engellenmesi mümkün olmamakla birlikte göz yumularak yayılması durumda ortaya büyük bir ahlaki yozlaşma ve çöküş çıkar.

Osmanlı'da rüşvetin tesbit edilmesi durumunda sürgünden idama kadar çeşitli cezalar verilmekteydi. Bu suçu işleyen herkese aynı ceza verilmemekte, suçu işleyenin rütbe ve makamı arttıkça verilen cezalar da ona göre artmaktaydı. Rüşvete verilen cezalar, alınan rüşvetin bir kaç misli kadar para cezası, hapis, nefiy (diğer şehir veya memleketlere sürgün), azil (görevden alma), kalebendlik (kalede hapislik), kürek (kadırga veya kayıklarda kürek çekme), katl (idam) gibi çeşitli şekillerde olabilmekteydi. Bazı kayıtlarda rüşvet suçuna "katle bedel sürgün" veya "katle bedel kürek" cezası verildiği görülmektedir. Yani idam cezasından vaz geçilip, idama bedel olmak üzere sürgün veya kürek cezasına çarptırıldığı bildirilmekte ve böylece cezanın caydırıcılığının artması sağlanmaktaydı. 

Osmanlı'da bir Sadrazam rüşvet suçundan idam edilirken bir Yeniçeri Ağası da görevden azledilerek sürgün cezasına çarptırılmıştır. Osmanlı arşivlerinde rüşvet hakkındaki belgelerde oldukça ilginç verilere rastlanmaktadır. İşte onlardan bazıları: 

1896 senesi, İran Sadrazamıyla yapılan görüşmede İranlılar tarafından teklif edilen rüşvetin kabul edilmediği..

1836 senesi, Mabeyn Kâtiblerinden Pertev Paşa’nın Damadı Vasaf Efendi'nin hırsızlık ve rüşveti cihetiyle bütün menkul ve gayrimenkul mal varlıklarına el konularak devlet hazinesine kaydedildiği..

1861 senesi, Kırkkiliseli Nikolaki’den rüşvet alan Kapı Zabtiyesi Süleyman’dan bunun iki mislinin tahsili..

1857 senesi, rüşvet alan Erzurum Gümrük Mültezimi Cennetzade Abdullah Efendi'nin oğlu Ziya, aldığı rüşvet parası kendisinden tahsil edilerek sürgün cezasına çarptırılmıştır.. 

1892 senesi, Fransa’da Panama Kanalı meselesinde rüşvet alan Nafia Nazırı (Bayındırlık Bakanı) Mösyö Bayu’nun tutuklanması..

1902 senesi, Drama Kaymakamı Emin Paşa’nın para, malzeme ve rüşvet aldığı hakkındaki iddiaların gizli olarak araştırılıp sonucun bildirilmesi..

1857 senesi, Karahisar-ı Şarkî eski Kaymakamı Hurşid Ağa ile bazı şahısların rüşvet almaları sebebiyle sürgün ve aldıkları rüşvetin 2 misli para ile cezalandırılarak bunun Hazineye devredilmesi..

1854 senesi, rüşvet ve yolsuzluğu ihbar edilen Samako Kaymakamı Raşit Efendi’nin görevden alınması ve yargılanması..
[Resim: IpcXBh3.jpg?1]
(1) (Tirmizi, Ahkâm 9, (1336); A. İ. Hanbel, Müsned, V/279). 
(2) (Ebubekir el-Kurtubi, el-Câmiu li-Ahkâmil’l-Kur’an, 7/484-486, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut-2006.)
(3) (Darimî, Rikak, 60 (2818); Sahîhu İbn Hibban, Salât, 9 (1723).
(4) (Buhari, Eymân, 3; Hiyel, 15; Hibe, ı7; Ahkâm, 24, 41; Müslim, İmare, 26-29; Ebu Davud, İmare, ıı; Darimi, Zekât, 30; Siyer, 52.)



 
Yazar: delidumrul
03-10-2014, Saat:02:20 PM
Yorum Yok
Yerli uzun menzilli tanksavar füzesi MIZRAK hedefi 12'den vurdu

Yurt içi altyapı kullanılarak tasarlanan ve testlerden başarıyla geçen uzun menzilli tanksavar füzesi "MIZRAK-U" ilk testinde hedefi yüzde 100 başarıyla vurdu. 

Savunma Sanayii Müsteşarlığı ile Roketsan'ın birlikte yürüttüğü uzun menzilli tanksavar füzesi MIZRAK-U'nun test süreci hakkında bilgi veren Roketsan Genel Müdürü Selçuk Yaşar, füzenin Konya Karapınar'daki ilk testinde helikopterden kızılötesi arayıcı başlığıyla yapılan atışta yüzde 100 başarı elde ettiğini kaydetti.

"MIZRAK-U"nun test sürecinin bu yıl devam edeceğini ve kalifikasyonunun tamamlanacağını ifade eden Yaşar, 2015 yılında seri üretime geçmeyi planladıklarını bildirdi. Seri üretimin ardından füzenin ihracını gerçekleştirmeyi hedeflediklerini ifade eden Yaşar, "Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) dünyada büyük bir referans. Dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullandığı bir ürün müşterinin büyük ilgisini çekiyor, güven duyuyor ve kabul görüyor. Dolayısıyla MIZRAK'ın, TSK'nın envanterine girdikten sonra CİRİT'e benzer bir şekilde çok kapsamlı pazarlarda ihracat yapılabileceğini düşünüyorum" diye konuştu.

Füzenin özellikle Orta Doğu, Avrupa ve Uzakdoğu ülkelerine ihraç edilebileceğine işaret eden Yaşar, "Dünyada bizim yaptığımız gibi şu anda modern, yeni nesil bir tanksavar tasarımı yok. Dünyadaki şu anda en yeni tanksavar füze tasarımı Roketsan tarafından yapılıyor. Mevcut sistemlerin en iyi özelliklerini alarak yaptığımız bir tasarım. Dolayısıyla en üst teknoloji diyebiliriz. Bu çerçevede ihraç şansının da yüksek olacağını düşünüyorum. Çok üstün özellikleri var. Pazarda çok iddialı bir ürün olacak" ifadesini kullandı.

Etkin zırh delme yeteneğine sahip

Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na ait AH-1S helikopterinden 3 bin 500 metre menzile yapılan ilk güdümlü atışta hedefi başarı ile vuran MIZRAK-U proje çalışmalarında önemli bir aşamayı geçti. 

ATAK helikopterinde kullanılmak üzere geliştirilen MIZRAK-U füzesi, Roketsan tarafından yurt içi altyapı kullanılarak tasarlandı. Rakiplerine karşı önemli teknik üstünlüklere sahip olan füzenin bu yıl içerisinde kalifiye edilmesi hedefleniyor. 

Ana muharebe tanklarına karşı kullanılacak olan MIZRAK-U füzesi azami 8 kilometre menzili ile yüksek vuruş hassasiyeti ve etkin zırh delme yeteneğine sahip. 
[Resim: TJSgfHE.jpg]

 
Yazar: intikamcı
03-09-2014, Saat:02:31 AM
Yorum Yok
Türk Mühendislerden Süper Bir Buluş - Batmayan Gemi

Kıyı Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından Yalova Tersaneleri'nde 20 milyon dolara inşa edilen ''Kıyem'' adlı ''acil durum müdahale botları'', kendi kendini doğrultabilme (Hacıyatmaz) özelliği sayesinde, ters dönmesi durumunda bile birkaç saniye içinde tekrar düzelerek yoluna devam edebiliyor.

Her türlü deniz koşullarında ''can kurtarma operasyonu'' yapma özelliğine sahip 22 metre boyundaki 4 tekne, Yalova Tersaneleri'nde Türk mühendisler tarafından 20 milyon dolara inşa edildi.

Kıyı Emniyeti Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Salih Orakçı, AA muhabirine yaptığı açıklama, her türlü hava ve deniz koşullarında görev yapacak şekilde dizayn edilen ve ''Kıyem'' adı verilen bu teknelerin, denizlerde oluşabilecek tüm hava şartlarına dayanıklı olacak şekilde, özel imalat alüminyum saç kullanılarak yapıldığını söyledi.



Teknelerin, kendi kendini doğrultabilme (Hacıyatmaz) özelliği sayesinde, ters dönmesi durumunda bile bir kaç saniye içinde tekrar düzelebildiğini ifade eden Orakçı, özel dizaynı ve ekipmanların yerleşimi sayesinde, ters döndüğü esnada bütün hava ve egzost firarlarının otomatik olarak kapandığını ve tekne içine en ufak bir su girişinin olmadığını kaydetti.

Orakçı, teknelerin üzerinde bulunan çeki vinci sayesinde, 15 tonluk bir çeki gücü sağlayabildiğini ifade ederek Orakçı, şunları söyledi:

''Bu da denizde zor durumda kalan tekneleri ve hatta kosterleri çekmek için yeterlidir. Saatte 240 metre küp su sıkma kapasiteli bir yangın pompası bulunmaktadır. Bu sayede denizde yangın tehlikesine maruz kalan deniz araçlarına yangın söndürme hizmeti de verebilmektedir. Teknelerin üzerinde bulunan termal kameralar sayesinde gece zifiri karanlıkta bile deniz üzerindeki bir kazazede tespit edilebilmektedir. Ayrıca teknelerde, 4 kişinin barınmasını sağlayacak salon, kamara ve mutfak bulunmaktadır.''

''Testlerde başarılı oldu''

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'ın talimatıyla 2003 yılından beri tüm deniz araçlarının Türk tersanelerinde yapıldığını kaydeden Orakçı, söz konusu 4 teknenin de Yalova Tersanelerinde, 2 sene içerisinde tamamlandığını bildirdi.

Orakçı, seyir emniyetinin arttırılması için teknolojik anlamda yeni yatırımlar yaptıklarını belirterek, teknelerin her birinin, ortalama 5 milyon dolara mal olduğunu dile getirdi.

Söz konusu teknelerin, teknik şartname doğrultusunda yapılan tüm testlerde başarılı olduğunu anlatan Orakçı, ''Tekneler, her türlü deniz ve hava şartlarında hizmet verebilecek şekilde inşa edilmiştir. Ayrıca tekneler, teslim alındıktan sonra katıldıkları acil müdahale operasyonlarında gerçekleştirdikleri performansla da kendilerini ispat etmişlerdir. Acil durum müdahale botları, her türlü hava ve deniz koşulunda seyir yapabilen, kurtarma teçhizatı ile donatılmış, can kurtarmaya yönelik hizmet verecek şekilde dizayn ve inşa edilmiş teknelerdir'' şeklinde konuştu.

''Artık denizdeki havanın bir önemi yok''

Orakçı, teknelerin tanıtımını mayıs ayı içinde gerçekleştirmeyi planladıklarını söyledi.

Bu teknelerin, Türkiye denizciliği ve gemi inşasının hangi noktaya geldiğinin en büyük göstergesi olduğunu ifade eden Orakçı, ''Sayın Bakanımız, denizciliğe noktayı koydu. Bakanımızın şöyle bir talimatı oldu, 'gerek Türkiye kıyılarında, gerekse bulunduğumuz coğrafyada her havada gidebilecek, alabora olduğunda, ters dönüp düzeldiğinde tekrar yoluna devam edebilecek arama kurtarma botu istiyorum.' Biz de bunu gerçekleştirdik'' dedi.

Orakçı, gemi inşa sanayi ve denizciliğe getirdikleri yeni bir boyutla en son noktaya ulaştıklarını dile getirerek, şunları kaydetti:

''Bizim için artık denizdeki havanın bir önemi yok. Kötü havalarda yardım isteyen bir gemiye ilk göndermeniz gereken unsur, can kurtarma botudur. Bizim üzerinde durduğumuz birinci etken can kurtarmadır. Tabi can kurtarmayla birlikte mal da kurtarmak önemli. Bizden yardım isteyen her gemiye, her türlü havada yardıma gidebileceğiz. Hava kötü, fırtına var gidemiyoruz gibi sözleri rafa kaldırdık.''

''Batmayan Tekne''

Bu teknelerin, ''batmayan tekne'' olarak nitelendirildiğini anlatan Orakçı, teknelerin, dışarıdan hiçbir suyun girmemesi mantığına dayalı olarak yapıldığını anlattı.

''Tekne seyir halindeyken deniz yüzeyindeki bir parça tekneye çarparak tekneyi delerse, su alan her tekne gibi bu da batar. Bu teknenin deniz yüzeyinde herhangi bir temas yaşamaması durumdaki halinden bahsediyoruz'' ifadelerini kullanan Orakçı, Türk denizciliği açısından çok önemli projelere imza atıldığını kaydetti.

Orakçı, kötü havalarda seyir yapabileceğiniz römorkların da olması gerektiğini belirterek, ''Çünkü eğer can kurtarma operasyonu yaptığınız gemi batmadıysa, o malı çekebilecek gemi kurtarma araçlarına da ihtiyacınız var. Şu anda 4 tane gemi kurtarma aracı da yapılıyor'' dedi.


 

 
Yazar: intikamcı
03-08-2014, Saat:01:29 PM
Yorum Yok
Allah’ın İstediği Aile Tipi Nasıldır?

Bir bey, mektubunda şöyle bir soru sormuş: “Hocam ben evleneceğim, aile yaşayışım nasıl olmalı? İslamî aile tipi nasıldır?”İslami ailede, erkeğin tahakküm etmesi diye bir şey yoktur. Dil ile, hâl ile telkin vardır. İslamî ailede ölçü ve ahenk olmalı. Bu ölçü ve ahenk İslam dininin emir ve yasaklarıdır. Karı-koca şu sırayı takip ederlerse, inşaAllah mesut olurlar:

[Resim: ipg95YC.jpg?1]Evvela iman kuvvetlendirilmeli. Bu iman o derece kuvvetlenmeli ki, mümin, haramlardan kaçabilsin ve helali yaşayabilsin.

Kuvvetli imanın aileye etkisi nedir? Adam işinden çıkar, elinde fileyle doğru evine gider. Meyhanelere, kumarhanelere uğramaz. İmanlı bir hanım da sırf Allah’ın rızasını kazanmak için eşine her konuda yardımcı olur. Hadis-i şerifte buyruluyor ki, “Bir hanım, kocası ondan memnun olarak ölse, o hanım cennetliktir.” İmanlı insanlar Allah’tan korkar. Tabiri caizse, “Ben eşimi kırsam, Allah bana darılır; Allah’ı kırmamak için eşime güzel davranayım.” diye düşünür. Kırdıysa bir tane çiçekle eve gelir, “Karıcığım, sen bu çiçek kadar güzelsin.” der, buzları eritir.

Öyle erkekler tanıyorum ki, hanımları bana şikâyete geldi, “Kocam beni öyle dövüyor ki, sakat kalmaktan korkuyorum.” Böyle bir erkeğin, imanla, İslam’la ne ilgisi olabilir?

Ailede kavgaların en önemli sebebi, cinsel problemlerdir. Cinsî problemler bilhassa erkeği zorlar. Kadınla erkeğin birbirini cinsî yönden tatmin etmesi, ibadettir. Fakat bazı insanlar bunu ters anlıyor. Eşinin elini tutsa günaha girdim sanıyor.

Herkes kendi hayatını yaşasın!” Avrupa’da böyle. İslamiyet ne diyor? Herkesin kendi hayatını yaşaması haramdır. Çünkü bu, nefsi putlaştırmaktır. İslamiyet’e göre herkes, İslamiyet’i yaşayacak.
Diğer bir mevzu da, aile üyeleri fıkıh ve bilhassa ilmihal üzerinde bilgi sahibi olacak. Bir arkadaş dedi ki, “Hanım cebimden para çalıyor.” Çalma tabiri yanlış dedim. Alma… Hanımın senden para alması önemli değil, parayı nereye harcadığı önemli. Muhakkak evine, mutfağa harcıyor. Bunun nesi kötü? Bir de hanımın parayı israf ettiğini düşünelim. O zaman adam israfa mani olmak zorunda. Bir mantosu varken ikinciyi alıyorsa olmaz. Niye aldın? Hoşuma gitti. Hoşa gidecek çok şey var. Hepsini almaya kalksak yandık. İşte fıkıh, ilmihal bilmek bakın nasıl işe yaradı?

Aile fertleri kendilerini Allah’ın nezaretinde bilmeli. O’nun huzurunda O’na itaat etmekte bütünleşmeli.
Bir arkadaşım çocuğuna öyle vurmuş ki, çocuk yere yıkılmış. Bunu anlatınca dedim ki, “Bu işi hangi dine göre yaptın?” “Allah’tan kork, Ben Müslüman’ım!” dedi. “Çocuğu dövmek Müslümanlığın neresinde var?” dedim.
Bazı insanlar namaz kıldım, oruç tuttum, tamam sanıyorlar. Ya şahsî hayat, iş hayatı, aile hayatı? Bunlar nasıl düzenlenecek, soran yok… Müslüman, Allah’ın huzurunda olduğunu bilse pek çok sorun çözülecek. İnsan, kendisini huzur-u İlahi’de bilmezse şuursuz Müslüman’dır.
Hekimoğlu İsmail

Hoşgeldin, Ziyaretçi

Sitemizden yararlanabilmek için kayıt olmalısınız.

Forumda Ara

Forum İstatistikleri

Toplam Üyeler 13
Son Üye delidumrul23
Toplam Konular 680
Toplam Yorumlar 684

Kimler Çevrimiçi

Şu anda 9 aktif kullanıcı var. Google
(0 Üye - 8 Ziyaretçi)

Son Yazılanlar

İki Türk Askerin Birinci ...

Son Yorum: delidumrul 02-02-2025, Saat:12:45 PM
Yorum 0 Okunma 345

Arjantin'de Enflasyon

Son Yorum: delidumrul 09-20-2024, Saat:07:18 PM
Yorum 0 Okunma 728

TÜRK ESİRLERİ YUNANLILARA...

Son Yorum: delidumrul 12-01-2019, Saat:11:30 PM
Yorum 0 Okunma 2,574

Seyit Onbaşının (Kocaseyi...

Son Yorum: merve 03-04-2019, Saat:09:59 AM
Yorum 0 Okunma 2,173

Osmanlı ordusunda bir Ven...

Son Yorum: ahmetsahin 02-04-2019, Saat:12:10 AM
Yorum 0 Okunma 2,356

KAĞIT BARDAK..

Son Yorum: mevthawk 01-02-2019, Saat:06:33 PM
Yorum 0 Okunma 2,676

Başkalarının olumsuz duyg...

Son Yorum: ahmetsahin 01-02-2019, Saat:06:21 PM
Yorum 0 Okunma 3,677

Nuri Killigil: Bir Türk S...

Son Yorum: gakko 08-07-2018, Saat:05:16 PM
Yorum 0 Okunma 3,001

Çocuklarımıza Yedirdiğimi...

Forum: SAĞLIK
Son Yorum: delidumrul 03-29-2018, Saat:12:22 AM
Yorum 0 Okunma 2,566

EŞİNİ DOĞRU SEÇ

Son Yorum: delidumrul 03-26-2018, Saat:06:55 PM
Yorum 0 Okunma 2,727
Task