Skip to main content

Siber Bilgi M.

Yazar: ahmetsahin
12-25-2014, Saat:01:25 AM
Yorum Yok
 Nusrat Mayın Gemisi'nin Osmanlı'ya teslimi sırasında çekilen hatıra fotoğrafı, Kiel Almanya. 1912. 
----
Nusret, Malatya Arapgirli Cevat Paşa'nın emriyle, Osmanlı Donanması ve Türk Deniz Kuvvetleri'nde hizmete giren mayın dökücü gemi. Asıl ismi Nusrat olan ama zamanla Nusret olarak kullanılan gemi, 1911 yılında Almanya'nın Kiel şehrinde kızağa çekildi ve 1912 yılında Osmanlı Donanması'na katıldı.1915 ilkbaharında uzun süredir Boğaz'ın girişindeki tabyaları bombalayan, keşifuçuşlarıyla ve mayın temizleme gemilerinin faaliyetiyle saldırıya geçeceği kesinleşen Müttefik Donanması artık saldırı için gün sayıyordu. Müstahkem Mevkii Komutanlığı 26 mayını Karanlık Liman'a dökme kararı aldı...7 Mart'ı 8 Mart'a bağlayan gece Nusrat mayın dökücü gemisi Yüzbaşı Tophaneli Hakkı Bey ve Müstahkem Mevkii Mayın Grup Komutanı Yüzbaşı Hafız Nazmi (Akpınar) Bey komutasında düşman gemilerinin projektörlerine aldırmadan Anadolu yakasındaki Erenköy'deki Karanlık Liman'a mayınlarını bıraktı. Geminin çarkçı başısı ön yüzbaşı Çarkçı Ali Yaşar (Denizalp) efendidir.Ertesi günlerde İngilizler deniz ve hava keşifleri yapmış ama bu mayınları bulamamışlardır.[Resim: 3PZ9tVn.png]
[table][tr][td]Adı ve Tipi[/td][td]NUSRAT - Mayın Gemisi[/td][/tr][tr][td]İnşaa Tarihi ve Yeri[/td][td]1911-Kiel Almanya[/td][/tr][tr][td]Tonajı[/td][td]365 Ton[/td][/tr][tr][td]Askerî Hizmete Girişi[/td][td]1913[/td][/tr][tr][td]Boyu ve Eni[/td][td]40m.-7.5m.[/td][/tr][tr][td]Derinliği[/td][td]3,4 m.[/td][/tr][tr][td]Çektiği Sn[/td][td]2 m.[/td][/tr][tr][td]Silahları[/td][td]1 Adet 7,5/40 Top 2 Adet[/td][/tr][tr][td] [/td][td]4,7 top, 2 mk. 5b.[/td][/tr][tr][td]Mayın Kapasitesi[/td][td]40 Adet[/td][/tr][tr][td]Sürati[/td][td]15 mil[/td][/tr][tr][td]Terhis Târihi[/td][td]1955[/td][/tr][tr][td]Gemi Komutanı[/td][td]Yüzbaşı Tophaneli Hakkı Bey[/td][/tr][tr][td]Mayın Grup Komutanı[/td][td]Yüzbaşı Hâfiz Nazmi Bey[/td][/tr][tr][td]Mürettebat Sayısı[/td][td]61 kişi[/td][/tr][tr][td]Mürettebat[/td][td]Hafız Nazmi Bey: Balkan Savaşı’ ndan sonra Çanakkale Boğazı Mayın Grup Komutanlığı’ na ve Kılavuzluğa atanmıştır. Balkan Savaşı’nda bir iki düşman gemisini batırmıştır. 18 Mart 1915’te kazanılan başarıda büyük pay sahibi olan Hafız Nazmi Bey binbaşılıktan emekli olmuştur. Binbaşı Nazmi Akpınar 65 yaşında iken 5 Mayıs 1940’ da vefat etmiştir.Tophaneli Hakkı: Nusrat Mayın Gemisi komutanıdır. Bu görevden iki gün önce kalp krizi geçirmiştir. Tüm ikazlara rağmen bu göreve katılmak istemiştir. Mayınların döşenmesinden sonra, geminin düşman projektörlerine yakalanıp, görev başarısızlığa uğrayacak korkusuyla ikinci bir krizle, Çanakkale’ ye dönemeden vefat etmiştir. Şahadet şerbetini içmiştir.Diğer Personel: Güverte Yüzbaşısı Hüseyin, Onyüzbaşı Çarkçı Ali, İkinci Çarkçı Ahmet, Üçüncü Çarkçı Yüzbaşı Hasan, Elektrik Zabiti Mülazım Hasan, Top Zabiti Mülazım Kadri Bey ve elli dört nefer.[/td][/tr][tr][td]Gösterdiği Yararlılıklar[/td][td]18 mart 1915'de, Çanakkale Deniz Harbinde düşman gemilerinden, İngiliz donanmasına ait IRRESISTTBLE ve OCEAN gemileriyle, Fransız donanmasına ait BOUVET zırhlı gemilerinin boğazın karanlık sularına gömülmesini sağlayan mayınları döşemiştir.[/td][/tr][tr][td]Makus Talihi[/td][td]1955 yılında "terhis edildikten" sonra, 1962 yılında satılarak şekli değiştirildi ve çeşitli deniz nakliyat şirketlerince "kuru yük gemisi" olarak kullanıldı. "Ekonomik ömrünü tamamladı" gerekçesiyle terk edildi ve 1990 yılı Nisan ayında Mersin Limanında battı. 1999 yılında Gönüllü kişilerce tekrar yüzdürüldü, "müze"olarak kullanılması için düzenlenen kampanyalara kimse ilgi göstermeyince "jilet" yapılmaya mahkûm edilmişti.[/td][/tr][tr][td]Sonuç[/td][td]2003 yılında, "Nusrat, Mersin Limanında jilet olacağı günü beklerken biz burada rahat uyuyamazdık" diyen ve kadirşinas Türk Milletinin hislerine tercüman olan Tarsus Belediyesi'nce, Tarsustaki Çanakkale Parkında Müze olarak sergilenmeye başlamıştır. Şimdi huzur içinde… Seni unutacağımızı Sandın güzel nusrat?[/td][/tr][/table]

 

 

 

 

 
Yazar: ahmetsahin
12-13-2014, Saat:02:19 AM
Yorum Yok
“Yaşamak için ne çok neden var! balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka nedenler de var yaşamak için. cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. en önemlisi, özgür olabiliriz, uçmayı öğrenebiliriz”
Richard Bach’ın efsane romanı Martı Jonathan Livingstone’da bir martı olmanın ne derece özel olması gerektiğini, öylesine yaşayıp tamamlanmaması gerektiğini anlatmış.

[Resim: 7t0jAPZ.jpg]Bugünkü genel insan yaşayışına baktığımızda öldükten sonra “Kimseye zararı olmamıştı” denilen insan olmak bile bir başarı belki. Normal olmaya çalıştığımız kadar iyi olmaya, sıradan olmaya çalıştığımız kadar sıradışı olmaya çalışmıyoruz. Peki sıradışı hayat nedir?

Seçilmiş insan olmayabiliriz, ama sizce seçilmiş insan gibi davranmamak için hiçbir sebebimiz yok. Sıradışı hayat, seçilmiş bir insan gibi düşünerek atılan adımların vardığı yerdir. Sıradışı hayat, farklı olanların değil, farklı hissedenlerin ya da kendisine farklı bir yol çizenlerin yaşadığı hayat.

Konferanslarda “Burada, bu salonda seçilmiş insan var mı?” diye soruyorum. Birkaç ürkek el kalkıyor, bazıları bu cümleyi kendimi övmek için söylediğimi düşünerek “siz” diyor sessizce. Kısacası sıradanlığı kabul etmiş durumdayız fazlasıyla.

Şöyle bir düşünelim, sıradan bir hayat yerine, sıradışı yaşamanın, sıradan bir insan yerine “seçilmiş insan” gibi hissetmenin ne zararı olabilir?

Bir araştırmaya göre bir insanın en yakınını kaybettikten sonra unutma süresi 17 ay. İstediğiniz kadar kendinizi en yakınlarınıza adayın, istediğiniz kadar küçük çemberiniz için kendiniz parçalayın, 17 ay sonra unutulma tehlikesi de var.

Milyonlarca insanın tanıdığı, saygı duyduğu, milyonlarca insana dokunan, etki eden biri olmak istemez misiniz? Hem de olanca sıradan bir insan oluşunuza rağmen.

Hatırlatıyorum, bu yazı sıradan insanlar içindir. Burada gördüğünüz maddelerilütfen evinizde ve ve hayatınızda deneyin.

1- Süper Kahraman Hissedin
Sokakta yürürken sade vatandaş gibi yürüyün, ama süper kahraman gibi hissedin. O sokaklar, caddeler hatta şehirler farzedin ki sizin sorumluluğunuzda.“bana ne”cilikten, etrafınızda olup biten her şeyden sorumlusunuz. En azından kendinizi sorumlu tutun, çok yorulursunuz ama keybetmezsiniz.

2- Mutlaka bir blog tutun
Blog tutun ama yüzbinlerce blogger’dan biri gibi değil, ilk yazınızdan itibaren “değer üreten” ve sanki milyonlarca kişi okuyacakmış ciddiyetiyle yazın. isimsoyisim.com alan adınızı alıp bu alan adı üzerinden blog tutmanız da ayrıca tavsiyedir. Siz bu satırları okuyorsanız, bana size bu anlattıklarımı anlatma fırsatı veren şey blogum.

3- Yüreğinizi büyütün
İnsanlar yan komşusu ne durumda bunu bile merak etmezken, siz ülkenizdeki ve hatta başka ülkelerdeki insanların derdiyle hemdert olun, yüreğinizde onların acısını hissedin ve onlar için dua edin. Dua ilk adım, zamanla onlar için daha fazla şeyi yapmak isteyecek, küçük adımları büyük adımlara katacaksınız zaten.

4- Topluluk önünde konuşmanızı mutlaka geliştirin.
Kurslara giderek ya da kitap okuyarak işin teorik kısmını öğrenmekten bahsetmiyorum. Toplulukların önüne atın kendinizi, 3-5 insanla başlayın zamanla arttırın. İnsanlara etki etmek için onlara hitap etmek, hatta çok etkin hitap etmek en iyi yöntemdir.

5- Kitap yazın.
Yazana kadar da kitap yazmayı hayal edin ve bu yolda kabınızı doldurmaya çabalayın. Kitap yazma hayali bile sizi sürekli besleyecek ve geliştirecektir. Bir kitap yazmak için bin kitap okumak gerekir, yazacağınız bir kitap size yüzlerce kitap okutacak bir motivasyon unsuru olacaktır.

6- İnsanları kucaklayın.
İnsanlara değer katacaksanız kimseyi yadırgamayın, kimseyi ötekileştirmeyin. Hata yapanların kendilerini değil, hatalarını dışlayın. Unutmayın, sevdiğiniz biri bir çukura düştüğünde ona kızmak yerine bir halat sarkıtırsınız hemen. Hata yapana da bir sevgi halatı sarkıtın. Herkesi kucaklayın, herkesi sevin, herkesle aynı masaya oturabilecek kadar geniş yürekli olun.

7- İletişiminizi Geliştirin.

Doğru iletişim kurmanın tek bir yolu varken yanlış anlamanın ve yanlış anlatmanın onlarca yolu vardır. Yani çift taraflı doğru iletişim zor ve küçük bir ihtimal. Doğru iletişiminizi arttırın, zira binlerce, onbinlerce iletişim kuracaksınız, size gerekecek.

8- Ekibi Kurun.

En yakınınızda olacak, yüreğinizin aynı amaçlar için birlikte çarpabileceği birkaç insanı bir araya getirin, 3 kişi de olabilir 10 kişi de, başlarken de hedefleri beklentileri çok yüksek tutmayın. “Belli aralıklarla bir araya gelip beyin fırtınası yapalım” gibi masum bir hedefle yola çıkın, kim bilir belki dünyayı değiştireceksinizdir.

9- Odaklanın

Bir gökdelen diker gibi sürekli taş üstüne taş koyun, bir merdiven tırmanır gibi hep bir üst basamağa tırmanın. Gelecekte temsil edeceğiniz konuda, en iyi olacağınız konuda her gün mutlaka küçük de olsa bir gelişme kaydedin. Bir satırlık bir yazı yazmaksa o gün elinizden gelen, onu mutlaka yapın. Ama her gün mutlaka küçük bir katkı yapın.

10- Kendinizi Çok Ciddiye Alın
Önemli, değerli insanlar kendilerine sadece iyi bir yerlere geldiklerinde saygı duymadılar, ilk günden beri kendilerini çok ciddiye aldılar. Siz kendinize saygı duymazsanız, kimseden saygı beklemeyin. Siz kendinizi ciddiye almıyorsanız, “benden ne olur ki?, ben ne yapabilirim ki? Tek başıma neyi değiştirebilirim ki?” demeyin.

İlk on maddeyi yazdım, bu maddeleri gerçekleştirenler için bir on madde daha yazacağım.

Başlık ya da içerik, fazla mı uçuk geldi size? O zaman siz kendi potansiyelinizin farkında değilsiniz.

Lütfen şu küçük çocuğun yaptıklarına bir göz atın. Süper kahraman olmak aslında ne kadar kolaymış, bir görün.

 

 
Yazar: ahmetsahin
12-12-2014, Saat:11:55 PM
Yorum Yok
Evvel zaman içinde Memleketin birinde 90 yaşlarında fakat çok dinç ve genç görünümlü bir adam yaşarmış?
Çevresinde bulunan herkes ona çok özenir ve sorarlarmış.
"bu gençliğin sırrı nedir" diye.
İhtiyar delikanlı güler geçermiş her soruldukça bu soruya.

Ama sorular sık ve soranlar çoğalınca cevap vermek vacip olmuş sanki.
Düşünmüş nasıl anlatırım bu sırrımı kolayca
herkese. Sonra karar vermiş tüm meraklıları yemeğe davet etmeye evine.
"Bu davette size sırrımı açıklayacağım" demiş.

Herkes merakla davete gelmiş.Yemekler yenilmiş, içilmiş, sohbetler edilmiş vakit iyice gecikmiş.

Ama gençlik sırrı ile ilgili tek kelam edilmemiş.

Herkes konu ne zaman açılacak diye merak ederken adamcağız huri gibi sevimli hanımına seslenmiş.

"Hatun , şu kilerden bir karpuz getirirmisin bize sana zahmet!.."

Hanım hemen doğrulmuş kilere giderek kaş ile göz arasında gidip bir karpuz getirmiş.

Adamcağız şöyle eliyle bir vurmuş tık tık diye sonra da :

" Bu olmamış hanım, güzel çıkmayacak, başka
getirir misin bir zahmet" demiş.

Hanım onu götürmüş bir tane daha getirmiş. Adam onu da bir yoklamış yine beğenmemiş.

"Hanım sana yine zahmet olacak ama bu da olmamış başka bir tane getirir misin" demiş.
Başka istemiş?. Bu böylece dört sefer daha tekrarlanmış .

Dedemiz beşincide karpuzu beğenmiş ve karpuz kesilmiş, misafirlere ikram edilmiş?. Herkes karpuzunu afiyetle yerken bizim dedecik sormuş.

"Eeeee?. Arkadaşlar işte benim gençliğimin sırrı burada anladınız mı??" Herkes birbirinin yüzüne bakmış.Kimse bişey anlamamış..

"Aman dede demişler nerde? Anlamadık biz bu sırrı!"
Dedecik gülmüş.
"Efendiler" demiş
"O gördüğünüz karpuz kilerde bir tanecikti, tekti. Ben hanıma git de başka getir dedikçe o kilere gidip geliyor aynı karpuzu getiriyordu. Bir kere bile (aman be adam, delimisin nesin şu tek karpuzu ne
taşıtttırıyorsun bana defalarca.) demedi. Beni sizin önünüzde mahcup duruma düşürmedi. İşte bütün bu gençliğimi hanımıma borçluyum."

"Biz birbirimizi hiç başkalarının önünde zor
duruma düşürmeyiz. Aile içindeki hiçbir şeyi dışarıya yansıtmayız. Hep birbirimize destek olur, dert ortağı olur, yardım ederiz. Birbirimizle ilgili olan problemleri yine birbirimize anlatırız. İyi kötü her olayı da birlikte paylaşırız."
demiş.

Hayatınız seçtiğiniz kadındır..

Zevkli bir kadına rastlarsanız,ZEVKİNİZ,

bilgili bir kadına rastlarsanız BİLGİNİZ,

zeki bir kadına rastlarsanız ZEKANIZ gelişir.

Hayat kat kattır.

Babil'in Asma Bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir ve bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür.

Ve bugün durduğunuz teras , seyrettiğiniz manzara, gördüğünüz hayat yanınızdaki kadının terası, manzarası ve hayatıdır.

Hayatınız seçtiğiniz kadındır.

OKUDUYSAN BEĞEN BAŞKALARI DA OKUSUN DİYE PAYLAŞ !
[Resim: ZDx6U7r.jpg]
CAN YÜCEL


 
Yazar: ahmetsahin
12-05-2014, Saat:02:07 AM
Yorum Yok
İRAN ŞAHI, SULTAN IV. MURAD HAN’A BİR ÇOK HEDİYELER GÖNDERMİŞTİ. BUNLAR ARASINDA BİR DE YAY BULUNUYORDU. DÜNYADA BİR BENZERİ OLMAYAN BU YAY, SON DERECE SERTTİ VE ANCAK KUVVETLİ BİR PEHLİVAN BUNU GEREBİLİRDİ.
PADİŞAH BU YAYI ELLERİNE ALIP İNCELEDİLER. HEDİYELERİ GETİREN İRAN ELÇİSİ SİNSİ SİNSİ GÜLÜYORDU: -PEK SERTTİR EFENDİM!..DEDİ.FAKAT MURAD HAN’IN BAKIŞLARINI FARKEDİNCE SUSMAYI TERCİH ETTİ.

YOKSA KELLESİNDEN OLACAĞINI ANLADI. PADİŞAH, ÇOK KUVVETLİYDİ. FAKAT KENDİSİ YAYI KURMAYI DENEMEDEN ÖNCE, BAŞKALARINI DENEMEK İSTEDİ VE :-BU YAYI KİM GERMEK DİLER?...DİYE SORDULAR. KİMSENİN CEVAP VERMESİNİ BEKLEMEDEN:-SEN GEL!..DİYE NÖBETÇİLERDEN BİRİNİ ÇAĞIRDI.
NÖBETÇİ, GENÇ BİR ACEMİ OĞLANI İDİ. MEKTEBİ YENİ BİTİRMİŞ VE ÇOK ATAK OLDUĞU İÇİN, SARAYDA İSTİHDAM EDİLMİŞTİ. FAKAT KILIÇ VE HANÇER KULLANMAKTA MAHİRDİ, YAY KULLANMAMIŞTI. YAYI ELİNE ALDI VE DERHAL GERMEK İSTEDİ...
BİR...İKİ...ÜÇ... KUVVETİNİN YETEMEYECEĞİ BİR AN BİLE AKLINA GELMEDİ, FAKAT NAFİLE...HEYECANDAN AL AL OLUP TERE BATTI. PADİŞAH BU “KILIÇ KIRAN” FEDAİYİ FEDA ETMEK İSTEMEDİ:-DURR!. DİYE GÜRLEDİ.

ASKERCİĞİN KALBİ NEREDEYSE DURA YAZDI. SIKILARAK YAYI BIRAKTI. SULTAN MURAD, KELİMELERİN ÜZERİNE BASA BASA ŞUNLARI SÖYLEDİ:-ACEM ELÇİSİ MEĞER GERÇEK KONUŞURMUŞ!...
YAYLARI HAKİKATEN SERTMİŞ. HERHALDE ÖZ MEMLEKETLERİNDE ONU KULLANAN ER YOK İMİŞ Kİ, BİZE YOLLAMIŞLAR!...GELECEK CUMA ÖĞLE DEN SONRA, SARAYDAKİ BÜTÜN OKÇULAR CEM OLSUNLAR...BAKALIM BU SERT YAYI KİM YUMUŞA TA...ELÇİ DAHİ HAZIR BULUNA!...


[Resim: SC411CO.jpg]HERKES, BİLHASSA ELÇİ, YARIŞMA GÜNÜNÜ İPLE ÇEKTİ. CUMA NAMAZINDAN SONRA SARAYA İLK GELEN DE O OLDU. SİNSİ TEBESSÜMÜ DUDAKLARINDA GENE YAPIŞIKTI. HERKES YERİNİ ALDIKTAN SONRA PADİŞAH DA TEŞRİF ETTİ VE MURASSA TAHTINA OTURDU.

ŞIMARIK VE KİBİRLİ ELÇİYE KARŞI, BİLHASSA ÖYLE YAPTI. YOKSA TAHTA OTURMAYI PEK SEVMEZDİ. TOPKAPI SARAYININ EN SEÇME BABAYİĞİTLERİ TEKER TEKER HUZURA GELİP YAYI GERMEYİ DENEDİLER. HER BİRİ ÜÇER DEFA, SON KUVVETLERİNİ HARCADILAR.


EN SON YENİÇERİ DE MUVAFFAK OLAMADI. YERYÜZÜNDE TİTRETMEDİK YÜREK BIRAKMAYAN VI. MURAD, BÜTÜN HEYBETİYLE DOĞRULUP AYAĞA KALKTI. SEKSENLİK ŞEYHÜLİSLAM YAHYA EFENDİ’YE BAKTI:-HOCAM...DEDİ, ŞU ACEM YAYINI KURMAK, YA SİZE, YA BİZE KALDI.

İHTİYAR ŞEYHÜLİSLAM TEBESSÜM EDİYORDU. PADİŞAH İLAVE ETTİ:-VE LÂKİN “DEVLET-İ ALİYYE” TOPRAKLARINDA, BİZDEN GAYRI DA ER OLSA GEREK!..ELÇİ, SANKİ BİR MEYDAN MUHAREBESİ KAZANMIŞÇASINA ETRAFI SÜZÜYORDU.PADİŞAH FERMAN ÇIKARDI

“BU YAYI AĞA KAPISINA ASASINIZ!..DİLEYEN DİLAVERLER DENEYE!..KİM Kİ KURARSA, HUZURUMUZA ÇIKARILA!...”FERMAN DERHAL YERİNE GETİRİLDİ. ACEM YAYI KIŞLA, KAPISINA ASILDI.

FERMAN DA KAPI ÜSTÜNE ASILDI. O GÜNLERDE, SARAY BALTACILARI ARASINA YENİ ALINAN, DELİ FİŞEK BİR DELİKANLI VARDI. ADI HÜSEYİN OLAN BU GENCE, BİR SEHER VAKTİ ÇAVUŞU:-BRE HÜSEYİN!.. SEN “DELİ-FİŞEK” BİR DELİKANLISIN. BU YAYI GERMEK SANA ZOR MUDUR? DİYE TAKILDI.

BİRLİKTE AĞA KAPISINA VARDILAR. ÇAVUŞ YAYI İNDİRDİ VE DELİ HÜSEYİN’E VERDİ. “BİSMİLLAH...YÂ ALLAH...YÂ SA’D BİN EBÎ VAKKAS...” DİYEREK YAYI GERİNCE, “ŞRAKK” DİYE KURULDU. HÜSEYİN HİÇ ZORLANMAMIŞTI. ÇAVUŞUN GÖZLERİ PARLADI. “BOŞALT!” DEYİNCE DE, “ŞRAKKK” DİYE BOŞALTTI.BİR DAHA...BİR DAHA...“AFERİN DELİ HÜSEYİN” DİYEN ÇAVUŞ, HEMEN PADİŞAHA HABER GÖNDERDİ.

BİRAZ SONRA...BABÜSSAADE AĞASI, SULTAN IV.MURAD’A KAHVESİNİ SUNARKEN:-FERMANINIZ KAPIDA ASILI KALMADI SULTANIM. YAY KURULDU, YENİÇERİ KURTULDU... DEYİNCE, PADİŞAH:-TİZ GELSİNLER... BUYURDU.VAKİT KAYBETMEDEN DELİ HÜSEYİN’İ HUZURA ÇIKARDILAR.

PADİŞAH:-HAYDİ YİĞİDİM!... ALLAH KUVVET VERSİN...DEDİ.HÜSEYİN, HEYECANINI YENMEYE ÇALIŞARAK YAYI GERDİ, BOŞALTTI. SONRA TEKRAR...SONRA TEKRAR...SONRA CİHAN PADİŞAHI SORDU:-

ADIN NE YİĞİT?-HÜSEYİN.-NERELİSİN?-BURSA, YENİŞEHİR..-EY HÜSEYİN! SENDEKİ KUVVET, ADINI TAŞIDIĞIN HAZRET-İ HÜSEYİN’İN DEDESİNDEN GELİYOR. -SAYENİZDE SULTANIM!...

PADİŞAH, SONRA EMRETTİ:-TİZ ACEM ELÇİSİNE, LALAMIZA VE DAHİ YAHYA EFENDİ HAZRETLERİNE DAHİ HABER SALINA. GELMELERİ ELZEMDİR. PADİŞAH BUYRUĞU BİR SAATE KALMADAN DERHAL YERİNE GETİRİLDİ. ELÇİ ÇOK KORKMUŞTU.

MERAKLA BEKLEMEYE BAŞLADI. SONRA VEZİRİAZAM YETİŞTİ. O DA ENDİŞELİYDİ. EN SONRA PADİŞAH, ÇOK SEVDİĞİ VE “BABA” DİYE HİTABETTİĞİ ŞEYHÜLİSLAM YAHYA EFENDİ İLE BİRLİKTE GELDİLER. HİÇ KİMSE OTURMADAN SESLENDİ:

EY HÜSEYİN!...-BUYUR SULTANIM.-ÇEK BESMELEYİ!...-BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM...YÂ ALLAH...YÂ SA’D BİN EBÎ VAKKAS...

ELÇİNİN GÖZLERİ FALTAŞI GİBİ AÇILDI. O PİS VE SİNSİ GÜLÜŞÜ KAYBOLDU. ZATEN HAZRET-İ SA’D BİN EBÎ VAKKAS “RADIYALLAÜ ANH”IN ADINI DUYUNCA PEK BOZULDU. ÇÜNKÜ İSLAM ORDULARI BAŞ KUMANDANI, O MÜBAREK ZAT İDİ. ELÇİ:-

SÜBHANALLAH...HAYRET!...SÜBHANALLAH!...DİYE SÖYLENMEYE BAŞLADI. VEZİRİAZAM TAYYAR MEHMED PAŞA:-ALLAHÜEKBER...ALLAHÜEKBER...DİYE TEKBİR GETİRDİ.DAHA SONRA SULTAN MURAD HAN, DELİ HÜSEYİN’İ YANLARINA ÇAĞIRARAK:-BİR AN DAHİ HUZURUMUZDAN AYRILMAYASIN!...

Sultan IV. Murad Han’ın hassa askeri olan Deli Hüseyin, daha sonra Sultan İbrahim zamanında Kaptan-ı Deryalığa tayin edildi ve Karadeniz’de Rus Kazaklarını mağlup ederek Osmanlı sahillerini emniyet altına aldı. Daha sonra Girit’e Serdar tayin edilerek, uzun süren Girit savaşlarını sona erdirdi.

Deli Hüseyin Paşa Kimdir?
 
Deli Hüseyin Paşa (ö. 1659) IV. Murat ve I. İbrahim dönemlerinde iki kez toplam 5 yıl süreyle Kaptan-ı Deryalık, IV. Mehmet döneminde de 28 Şubat 1656 - 5 Mart 1656 tarihleri arasında altı gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır.
 
Hüseyin Paşa Bursa Yenişehir Akçapınar köyünde doğdu. Osmanlı sarayına odun işleri ile ilgilenmek için alınmıştı. İran şahı tarafından gönderilen ve bozulup kırılması çok zor olan bir yayı kırıp atması ile kendini gösterdi. Enderûn’da, saray baltacıları arasında eğitim gördü. Küçük ve büyük imrahorluk vazifelerinde bulundu.

1632 yılında Kaptan-ı derya'lığa getirildi. Bir müddet sonra açılan Revan Seferi'ne Kaptan-ı derya olarak katıldı. Revan’ın fethinde büyük gayret gösteren Hüseyin Paşa, daha sonra Azerbaycan üzerine yapılan harekâta katıldı.
Dönüşte Diyarbekir’deyken 1635 yılında devletin mühim eyaletlerinden biri olan Mısır’a Beylerbeyi tâyin edildi ve iki sene bu vazifede kaldı.
Daha sonra, İstanbul’a çağrılarak, Anadolu Beylerbeyliğine getirildi.
Sultan IV. Murat’la beraber Bağdat Seferine çıktı. Muhâsara esnâsında kendi tarafına düşen iki kaleyi kolaylıkla zaptetti ve Bağdat’ın içinde sükûnu sağlamada büyük rolü oldu. Ayrıca iç kaledeki Narin Kuleyi bir bölük asker ile ele geçirdi.
Sultan IV. Murat bu başarılarından dolayı onu, kubbe vezirliğine tâyin etti. Hüseyin Paşa, 1639 yılında Sadâret Kaymakamı oldu.
Sultan İbrahim’in tahta geçmesinden sonra yeniden Kaptân-ı deryalığa getirildi. Bu sıralarda Karadeniz ticâretine engel olan Rus-Kazak korsanlarına karşı Karadeniz Seferine çıktı. Çok geçmeden 30 kadar Rus-Kazak gemisini ele geçirerek İstanbul’a gönderdi.
Sonra sırasıyla 1641’de Özi, 1642’de Bosna ve 1644 yılında Budin beylerbeyi oldu.

Nihayet 1646’da Hanya Muhafızlığına getirildi. Savaşlarda gösterdiği cesareti sebebiyle “deli” lakabını alan Hüseyin Paşa, kış ortasında Girit’i ele geçirmek için muhârebeye başladı. Venediklilere karşı yaptığı altı muhârebede de başarı kazandı. Resmo ve Sivrihisar başta olmak üzere, Girit’in bütün şehirlerini ele geçirdi. Karargâhını Resmo’da kuran Hüseyin Paşa, kan ve barut içinde kalmış olan kaleyi yeniden tâmir ettirdi. Şehirdeki bir kiliseyi câmiye çevirdi. Hüseyin Paşa, bir taraftan îmâr faâliyetlerini sürdürürken, diğer taraftan müstahkem Kandiye Kalesini zaptetmek üzere hazırlıklara girişti. Ancak bu sırada yardıma gelmekte olan Osmanlı donanması Kandiye Boğazı önünde Venediklilere yenilince, muhâsaradan bir netice alamadı. Hüseyin Paşa, buna rağmen kuşatmayı kaldırmadı ise de, gerekli yardımı alamaması, kalenin düşmesini engelledi.

İstanbul'a dönüşünde Rumeli Beylerbeyliğine tâyin edildi. Fakat kendisinden sonra sadrazam olan Köprülü Mehmed Paşa tarafından kendisine rakip olacağı endişesiyle Yedikule zindanlarında hapsettirildi. 1659 yılında orada boğdurularak idâm edildi.
Halk arasında “gazî” ve bilhassa gözünü budaktan sakınmaz tavrı ve hareketleri neticesinde “deli” lakabı ile tanınmış olan Hüseyin Paşa, kuvvetli bir vücut yapısına sâhip, cesur bir vezirdi. Özellikle Revan ve Bağdat seferleri ile Girit’in fethinde gösterdiği kahramanlıklar, kendisine büyük bir şöhret kazandırdı.

Girit’te 12 yıl geceli gündüzlü cephede kalmış ve bütün parasını adanın îmârına harcamıştı. Bu sebeple halk arasında ziyâdesiyle sayılıp seviliyordu. Bilhassa Girit Rumları arasında İslâmiyetin yayılmasına gayret etmiş ve onun gösterdiği adâlete hayran kalan Hıristiyanlar, kitleler halinde İslâm'a girmişlerdir. Bu, Arnavutluk ve Bosna-Hersek’tekinden sonra Balkan kavimleri arasında üçüncü toplu İslâmlaşma hareketidir. Bâzı kiliseleri câmiye çevirtip, Hanya ve Kandiye başta olmak üzere pek çok yerde câmi yaptırdı.


 
Yazar: ahmetsahin
09-02-2014, Saat:11:30 PM
Yorum Yok
Rusya Acil Durumlar Bakanlığı’na bağlı kurtarma ekipleri, maden ocaklarında 6 kilometreyi aşan derinliklerde acil bilgi alışverişine izin veren portatif iletişim aracını kullanabilecek.

Saha testleri sonuçlarına göre madenlerde maksimum iletişim mesafesi, kabloların ve topraklama kontrolünün varlığı koşuluyla 6.100 metre; doğrudan kaya üzerinden, kabloların ve metal yapıların yokluğu koşullarında ise 1.200 metre olarak iletişim kurulabildiği açıklandı.
 Bu cihazla özellikle maden ocaklarında çalışan işçiler için çok iyi bir iletişim aracı olacak. Olası facialarda bu cihaz pek çok kişinin hayatını kurtarabileceği açıklandı.
 Test sonuçları temelinde kurtarma ekiplerinin bu cihazlarla donatılması kararı alındı.
[Resim: gRUQ2gF.jpg]
 

 
Yazar: ahmetsahin
09-02-2014, Saat:11:21 PM
Yorum Yok
Google, yeni projesi Wing'i duyurdu. Firma insansız hava araçlarıyla ulaşımın zor olduğu bölgere malzeme taşımayı hedefliyor. Wing araçları hem helikopter hem uçak gibi hareket edebiliyor.

Google X ekibinin iki yıldır üzerinde çalıştığı Wing projesi resmi olarak duyuruldu. Otonom yani insansız hava araçlarıyla (Drone) bir noktadan diğerine malzeme taşımayı amaçlayan Wing projesinin testleri Avustralya'da yapılmaya başlandı.Yeni projede amaç kendi kendine hareket edebilen insansız hava araçlarıyla kırsal bölgelerde malzeme taşımak. Projenin, ürün teslimatı ve benzeri alanlarda da kullanılabileceği düşünülüyor.BBC'nin haberine göre insansız hava araçları dikine kalkış yapabiliyor ve rakiplerinin aksine uçak benzeri yapılarıyla dikkat çekiyor.
İstendiği zaman uçak, istendiği zaman helikopter gibi hareket edebilen Google'ın insansız hava araçları verilen komutlara göre kumanda edilmeden de görevlerini yerine getirebiliyor.
Konuyla ilgili bir video da yayınlayan Google'ın Wing projesindeki araçları havada asılı kalarak taşıdıkları malzemeyi özel bir mekanizma yardımıyla yere indiriyor. Google'ın insansız hava araçlarının şimdilik doğal felaketlerde ilaç ve benzeri maddelerin taşınması için kullanılması planlanıyor. Ağırlıkları 8.5 kg olan insansız araçlar yaklaşık 10 kilogram ağırlığında malzeme taşıyabiliyor.Kısa bir süre önce online alışveriş devi Amazon, siparişleri insansız hava araçlarıyla vermeye başlayacağını duyurmuştu. Google'ın da bu alana yatırım yapması rekabetin artacağı anlamına geliyor. Ancak gerek ABD'de gerekse dünyada insansız hava araçlarının uçuş şartları ile ilgili düzenleme sayısı çok az. Bazı uzmanlar gerekli düzenlemelerin yapılmamasının bu cihazların uçuşlarının sorun oluşturabileceği uyarısında bulunuyor. (Al Jazeera)
[Resim: cXjTpcN.jpg]

 
Yazar: ahmetsahin
08-22-2014, Saat:08:00 PM
Yorum Yok
Yırtık pırtık paltolar giymiş iki çocuk kapımı çaldılar.

"Eski gazeteniz var mı, bayan?"

Çok işim vardı. Önce hayır demek istedim, ama ayaklarına gözüm ilişince
sustum. İkisininde ayaklarında eski sandaletler vardı ve ayakları su
içindeydi. " İçeri girin de, size kakao yapayım" dedim. Hiç
konuşmuyorlardı. Islak ayakkabıları halıda iz bırakmıştı.

Kakaonun yanında reçel ekmek de hazırladım onlara, belki dışarıdaki soğuğu
unutturabilir, azıcıkta olsa da ısıtabilirdim minikleri. Onlar şöminenin
önünde karınlarını doyururken bende mutfağa döndüm ve yardıa bıraktığım
işlerimi yapmaya koyuldum.

Fakat oturma odasındaki sessizlik dikkatimi çekti bir an ve başımı uzattım
içeriye. Küçük kız elindeki boş fincana bakıyordu. erkek çocuğu bana döndü
ve " Bayan, siz zengin misiniz?" diye sordu.

"Zengin mi? Yo, hayır!" diye yanıtlarken çocuğun gözleri bir an ayağımdaki
eski terliklere kaydı.

Kız elindeki fincanı tabağına dikkatle yerleştirdi ve "Sizin fincanlarınız
ve fincan tabaklarınız takım" dedi. sesindeki açlık, karın açlığına
benzemiyordu.

Sonra gaztelerini alıp çıktılar dışarıdaki soğuğa. Teşekkür bile
etmemişlerdi, ama buna gerek yoktu. Teşekkür etmekten daha öte bir şey
yapmışlardı. Düz mavi fincanlarım ve fincan tabaklarım takımdı. Pişirdiğim
patateslerin tadına baktım. Sıcacıktı patetesler - başımızı sokacak bir
evimiz vardı - bir eşim vardı ve eşiminde bir işi - bunlarda fincanlarım
ve fincan tabaklarım gibi bir uyum içindeydi.

Sandalyeleri şöminenin önünden kaldırıp, yerlerine yerleştirdim.
Çocukların sandaletlerinin çamur izleri halının üzerindeydi hala. Silmedim
ayak izlerini. Silmeyeceğim de, olur unutuveririm ne denli zengin olduğumu.

[Resim: 926qKGp.jpg]

 

 

 

Hoşgeldin, Ziyaretçi

Sitemizden yararlanabilmek için kayıt olmalısınız.

Forumda Ara

Forum İstatistikleri

Toplam Üyeler 13
Son Üye delidumrul23
Toplam Konular 680
Toplam Yorumlar 684

Kimler Çevrimiçi

Şu anda 12 aktif kullanıcı var. Applebot, Google
(0 Üye - 10 Ziyaretçi)

Son Yazılanlar

İki Türk Askerin Birinci ...

Son Yorum: delidumrul 02-02-2025, Saat:12:45 PM
Yorum 0 Okunma 345

Arjantin'de Enflasyon

Son Yorum: delidumrul 09-20-2024, Saat:07:18 PM
Yorum 0 Okunma 728

TÜRK ESİRLERİ YUNANLILARA...

Son Yorum: delidumrul 12-01-2019, Saat:11:30 PM
Yorum 0 Okunma 2,574

Seyit Onbaşının (Kocaseyi...

Son Yorum: merve 03-04-2019, Saat:09:59 AM
Yorum 0 Okunma 2,173

Osmanlı ordusunda bir Ven...

Son Yorum: ahmetsahin 02-04-2019, Saat:12:10 AM
Yorum 0 Okunma 2,356

KAĞIT BARDAK..

Son Yorum: mevthawk 01-02-2019, Saat:06:33 PM
Yorum 0 Okunma 2,676

Başkalarının olumsuz duyg...

Son Yorum: ahmetsahin 01-02-2019, Saat:06:21 PM
Yorum 0 Okunma 3,677

Nuri Killigil: Bir Türk S...

Son Yorum: gakko 08-07-2018, Saat:05:16 PM
Yorum 0 Okunma 3,001

Çocuklarımıza Yedirdiğimi...

Forum: SAĞLIK
Son Yorum: delidumrul 03-29-2018, Saat:12:22 AM
Yorum 0 Okunma 2,566

EŞİNİ DOĞRU SEÇ

Son Yorum: delidumrul 03-26-2018, Saat:06:55 PM
Yorum 0 Okunma 2,727
Task