Skip to main content

Siber Bilgi M.

Yazar: mevthawk
10-03-2013, Saat:08:52 PM
Forum: TESBİTLER
Yorum Yok
Vicdan hakkında yapılan farklı tanımlar...

- Vicdan insanın görgü ve bilgileriyle kendini yargılama yetisidir. (Felsefi tanım)
- Vicdan kişiye eylemleri hakkında yargılayarak, onaylayarak, hesap sorarak, suçlayarak hükümler veren öznel bir bilinçtir.
- Vicdan insana hata ve doğruyu bildiren bir iç sestir.
- Vicdan insana iyi ve kötüyü gösteren en iyi yol gösterici, en iyi pusuladır.
- Vicdan neyin doğru neyin yanlış olduğunu bildiren gerçek ve tek ahlak hocasıdır.
- Vicdan hata ve doğrunun sınırını belirleyen, uyumak bilmeyen, kişiyi her an, her yerde izleyen, kişinin niyetlerine göre yargılarda bulunan bir hakimdir.
- Vicdan insanın bütün duygu ve düşüncelerini, bu duygu ve düşüncelerdeki maksat ve niyetleri adım adım izleyen, hiçbirisini kaçırmayan, hatır, gönül, hoşgörü, merhamet, dostluk, iltimas vb. tanımadan yargılayıp sorumluluğu takdir eden her zaman uyanık bir hakimdir.
- Vicdan, ruhun İlahi irade yasaları’nın yüce bir ses tarzında yansıdığı, İlahi İrade Yasaları’nın gereklerini bildiren bir yeteneğidir. (Neo-spiritüalist tanım)
[Resim: ELkcyZh.jpg]
kaynak..Big Grinerleme
Yazar: ahmetsahin
10-03-2013, Saat:08:39 PM
Yorum Yok
İnsanlar neden esner?
[Resim: DBFVwPA.jpg]



Uykusuzluk, can sıkıntısı, halsizlik... Bugüne kadar insanların neden esnediği üzerine pek çok teori üretildi. Bunların yanı sıra 'kandaki düşük oksijen seviyesi' de kimi zaman esnemeyle ilişkilendirildi.

New York Üniversitesi psikoloji profesörü Andrew C. Gallup'a göre, neden esnediğimizi aslında kimse bilmiyor, ancak o ve ekibinin yeni bir açıklaması var: Esneme vücudun beyni serinletmesi için bir yöntem.

Ekip çalışmada,deneklerin beyinlerinin ısındığı zamanlarda daha sık esnediğini gözlemlediklerini açıkladı. Esnemenin, vücudun diğer sistemleri yetersiz kaldığında, beyin sıcaklığını düzenlediği yönündeki teoriyi ispatlamak için araştırmacılar, insanların çevresinde birileri esneyince, hemen esnemeye başladıkları gerçeğinden hareket etti.

Gönüllüler, gülen ya da esneyen insan görüntülerinin olduğu filmin oynatıldığı odaya alındı. Gözlemciler deneklerin ne sıklıkta esnediğini inceledi. Bazı deneklerden filmi izlerken burundan nefes almaları, daha sonra da alınlarına sıcak ya da serin tamponlar bastırmaları istendi. Beynin serinlemesini sağlayan alna buz konulması ve burundan nefes alınması sırasında, bulaşıcı esnemenin kesildiği görüldü...

Kaynak : New York Üniversitesi - Psikoloji Departma
Yazar: ahmetsahin
10-03-2013, Saat:08:10 PM
Forum: SAĞLIK
Yorum Yok
Kötü anılarınızı uykunuzdayken hafızanızdan silin
[Resim: GaWPAox.jpg]


İnsanları uykularındayken korkularına maruz bırakmak, korkularını aşmalarına sağladı.

Vücut uyku halindeyken, beyin, o gün yapılan faaliyetleri işler ve o faaliyetler, daha sonra anımsanır. Ambien (bir tür uyku ilacı) etkisi altındayken, uykunun kötü anıları akla getirdiği görülmüştür. Ancak yeni bir araştırma, uykunun verdiği şeyi, yine uykunun geri alabileceğini de gösteriyor. Korku dolu anılar, korku uyarıcılara maruz bırakılarak uyku sırasında yok edilebiliyor.

Nortwestern Üniversitesi tıp okulundaki birtakım nörobilimcinin yaptığı bir araştırma, bir kokudan dolayı ortaya çıkan korkunç anıların, katılımcıların uyku süresince o kokuya maruz bırakılması ile azaltılabileceğini gösterdi. Araştırmacılar, insanlara hafif elektrik şokları vererek, ter ve fMRI (fonksiyonel Manyetik Rezonans Görüntüleme) taramaları ile, insanlarda korku oluşmasını sağladı. İnsanlar şoktayken, iki farklı yüz gördüler ve her biri için belli bir koku algıladılar.

Katılımcılar uyurken, yavaş dalga uykusu sırasında, daha önce elektrik şokunun etkisiyle ilişkilendirmeyi öğrendikleri kokulardan birini algıladılar. Uyandıklarında, uyudukları sırada o koku ile ilişkilendirilmiş yüzü gördüklerinde daha az tepki verdiler.

Koku ve korku yok edimi üzerine çalışan nöroloji doktoru öncü yazar Katherina Hauner, bir açıklamasında, “Korku üzerinde küçük ama önemli bir azalma oldu,” dedi. “Eğer bu, daha önceden var olan korku üzerine de uygulanabilse, fobiler, uyku sırasında kolaylıkla yenilebilir.”

Bu, kötü anıları silmekte dünyadaki ilk girişim değil. Geçtiğimiz sonbahar, Stanford’ta yapılan bir araştırmada, uyuyan farelerde kimyasal olarak, korkunç anılar başarı ile silindi. Geçtiğimiz hafta, MIT ve Cambridge Whitehead Biyomedikal Araştırma Enstitüsü, anıların yok edilmesinde önemli Tet1 adlı geni saptadılar ve geni geliştirerek PTSD (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) hastalarına kötü anılarını rahatlıkla unutmalarını sağlayacaklarını öne sürdüler.

Nortwestern araştırmacıları, araştırma küçük çaplı olsa da (15 kişi içeriyordu) duygusal anıların, uyku sırasında başarılı şekilde yönetildiğini söyledi.
Yazar: ahmetsahin
07-13-2013, Saat:03:42 AM
Forum: TESBİTLER
Yorum Yok
Okulu bitirene kadar,
Çok para kazanana kadar,
Çocuklarınız olana kadar,
Çocuklarınız evden ayrılana kadar,
İşe başlayana kadar,
Evlenene kadar,
Cuma gecesine kadar,
Pazar sabahına kadar,
Yeni bir araba ya da ev alana kadar,
Borçları ödeyene kadar,
İlkbahara kadar,
Sonbahara kadar,
Kışa kadar,
Maaş gününe kadar,
Şarkınız söylenene kadar,
Emekli olana kadar,
Ölene kadar.....

''Mutlu olmak adına, içinde bulunduğunuz andan daha iyi bir zaman olduğuna karar vermek için beklemekten vazgeçin. Mutluluk bir varış değil, bir yolculuktur.

[Resim: HdnllVb.jpg]
Yazar: gakko
07-10-2013, Saat:01:11 AM
Forum: TESBİTLER
Yorum Yok
YA İÇERİSİNDESİNDİR SINIRIN YA DA DIŞINDA

Servet yaratmanın sermaye sahibi olmaktan geçtiği günlerin artık çok uzağındayız. Artık en büyük servet hayal gücü ve yaratıcılık! Başarılı olmak ve kalmak için önce tanımlanmış sınırların dışına çıkmak gerekiyor...

SINIRLARIN DIŞINA ÇIKMAK!

Eskiden servet yaratmak için sermaye gerekliydi; bugün ise hayal gücü ve yaratıcılık. Bugünün markaları ancak yaratıcı oldukları takdirde rekabet gücüne sahip olabiliyorlar. (Günümüzün En Büyük Sermayesi Yaratıcılıktır.)
Yaratıcılık en temel haliyle sınırların dışında (out of the box) düşünebilme yeteneğidir. Yaratıcı olmak, soruları hiç sorulmamış bir şekilde sormak, mevcut sınırların dışına çıkmayı bilmek demektir. (Hiç Gidilmemiş Yoldan Gitmek)

Karşımıza çıkan her sorunu mevcut bilgilerimizin ışığında görmek, bunları "bildiğimiz gibi" çözmeye çalışmak bize yeni yolların kapılarını kapalı tutar. Bildiklerimiz ne kadar fazlaysa "ön yargılarımız" da ister istemez o kadar fazla olur.

İnsan zihni belli bir kalıba göre koşullandığında yaratıcılığı körleşir.
Harvard üniversitesi hocalarından Gautam Mukunda deneyimin genelde ortalama bir performansın göstergesi olduğunu ve yaratıcılık söz konusu olduğunda deneyimin pek öneminin kalmadığını söyler. En yaratıcı olanlar en deneyimliler arasından değil, aksine yapılan işe farklı bir gözle bakabilenler arasından çıkar. Şirket dışından gelenlerin ön yargıları şirkette yıllarını vermiş olanlara kıyasla çok daha azdır.
"İşletme körlüğü" özellikle çok deneyimli yöneticilere musallat olan bir hastalıktır. Kendisini yenilemeden dış dünyadan beslenmeden uzun süre aynı işi yapan yöneticiler belli bir süre sonra karşılaştıkları sorunlarını kanıksamaya hatta kabullenmeye başlar. Bu körlük sadece hatalar ve sorunlar için değil, fırsatlar için de geçerlidir; aynı işi uzun süre yapanlar fırsatları da göremez olurlar.

Deneyimli liderler, değişimin yavaşladığı ve her şeyin belirlenmiş olduğu dönemlerde çok büyük başarılar gösterip şirket performansını kat be kat artırabilirler. Ancak şurası da bir gerçek ki bugün, Gary Hamel'in da vurguladığı gibi, 80’li yıllarda çok önemsediğimiz "daha iyisini hatta mükemmelini yapma" çabaları artık eskisi kadar önemli görülmüyor; çünkü her işletmenin üretimi standardın çok üzerinde bir kaliteye ulaşmış durumda. Bugünün koşullarında rekabet üstünlüğü yakalayabilmek için ihtiyacımız olan şey "daha iyi" değil, "daha farklı" olanı bulabilmektir. Daha farklı olanı bulmak için ise rakiplerden daha iyi olma adına onlarla aynı yarışta koşarak nefes tüketmek değil, "kimsenin henüz koşmadığı yeni bir kulvar açmakla" mümkün olabilir.
İçinde rekabet ettiği pazarı yeniden tarif etmeyi, yeni ve rakipsiz bir değer yaratmayı hedefleyen her şirket önce tanımlanmış sınırların dışına çıkmak zorundadır; çünkü olgunlaşmış pazarlarda hem sınırların içinde kalıp hem de "yeni bir oyun düzeni" kurmak mümkün değildir.

"Mavi okyanus stratejisi" bir şirketin mevcut kalıpların dışına çıkarak rakibi olmayan bir değer sunması üzerine kuruludur. Göze göz, dişe diş rekabet etmek yerine kendisine farklı ve yeni "mavi okyanuslar" açmayı başarmış olan markalar çoğunlukla kendileriyle hiç alakası olmayan endüstrilerden ilham almış olan markalardır. Cirque du Soleil mevcut sirklerden değil, opera ve gösteri sanatlarından ilham almıştır. Cirque du Soleil'in yaptığı gerçek anlamda bir "out of the box" düşünme tekniğidir. Rakip sirklerden daha iyi akrobatlar, daha iyi hayvan terbiyecileri alarak onlardan "daha iyi" olmak yerine mevcut kalıpların dışına çıkarak sirk dendiğinde hiç kimsenin aklına gelmemiş alanlardan ilham alarak değer yaratmış bir markadır.

Bugün birçok yenilikçi ve yaratıcı şirket tepe yönetimlerine kendi bünyelerinden birisini getirmek yerine kendi alanlarında hiç deneyimi olmayan, farklı endüstrilerde deneyim kazanmış yöneticileri transfer ediyor. Başka bir endüstriden gelen liderler, var olan kalıpların sınırlarına takılmadan, mevcut yapıları "mükemmelleştirmeye" çalışmak yerine bambaşka bir bakış açısıyla çok daha "yenilikçi" olabiliyorlar.
Yenilik yapmak için bazen "bilmiyor olmak" bir avantajdır. Deneyimsiz olmak yaratıcı ve cesur çözümlerin potansiyelini de kendi içinde taşır. Yeni çözüm yolları, deneyimlerimize dört elle sarıldığımızda değil, bildiklerimizi unutup yeniden öğrenmeye hazır olduğumuzda ortaya çıkar.

Bu nedenle kendi alanında deneyimli ama şirkete yabancı olan liderler, "içerdekilere" kıyasla daha "taze" bir bakış açısına sahip olarak herkesin kanıksadığı, kimsenin fark etmediği ayrıntıları daha çabuk yakalayabilirler. Bu liderler hiç şüphesiz daha yenilikçi bir bakış açısını hayata geçirmede daha avantajlı olurlar.

Danışmanların da sağladıkları fayda benzer bir temel üzerine kuruludur. Danışmanların sağladıkları en önemli avantaj bir sektörde elde ettikleri deneyimi farklı bir sektörde çözüm olarak kullanmalarından kaynaklanır. Ayrıca danışmanlar şirkette birikmiş ön yargıları taşımadıkları için hep "başlangıç zihnine" sahiptirler.

Büyük şirketler "işletme körlüğüyle" mücadele etmek için danışmanlardan yararlanırlar. Danışmanlar şirketlerin "kör noktalarını" aydınlatırlar.
Jiddu Krishnamurti "zihnin yaratıcı olmak için, var olan deneyimlerin üzerine çıkması ve kısıtlayıcı birikimlerden, bilgilerden arınması gerektiğini" söyler.
Deneyimler elbette hayatı kolaylaştırıp hızlandırır ama yenilikçi olmak için "bilinenin" dışına çıkmak gerekir. "Kanlı rekabet" ortamında sadece deneyimlere dayanarak mücadele etmek başarı getirmeyebilir.

Bugünün iş dünyasının en çok ihtiyaç duyduğu özellikler "yaratıcılık ve değişime açık olmaktır". Kapalı yerde hareketsiz duran suyun yosun tutması gibi, şirketler de taze bakış açılarını şirketin içine dahil etmedikleri zaman yosun tutarlar.

Şirketlerimizi ileriye götürecek, inovatif çözümler yaratmak için "taze bakışlardan" yararlanmasını bilmek zorundayız.

[Resim: OAQWHVu.jpg]
Yazar: gakko
07-09-2013, Saat:01:47 AM
Yorum Yok
MISIR FATİHİ YAVUZ SULTAN SELİM VE ÇÖLE İNEN RAHMET

1516'da Mercidabık Savaşı kazanılmış, sıra Mısır‘ın fethine gelmiştir. Osmanlı ordusu Mısır‘a doğru hareket etmiş ve karşılarına Mısır‘a ulaşmaları için doğal bir engel olan Sina çölü çıkmıştır. Osmanlı askerleri 1,5 senedir seferde bulundukları için yorgun düşmüşlerdi.

Çölde yürüyüş çok çetin olmuş, su idareli kullanılmış, teyemmüm ile abdest alınmıştı. Çölü geçiş sırasında bir ara Yavuz Sultan Selim atından inerek yürümeye başlayınca doğal olarak padişahın yürüdüğü bir sırada kimse at sırtında olamayacağından at sırtında olan bütün vezirler, beyler ve sipahiler atlarından inerek yürümeye başladılar. Son derece cevval ve heybetli Yavuz Sultan Selim derin bir huşu içerisinde önüne bakarak yürüyordu. Vezirler ve askerler bu durumu merak etmişlerdi, acaba sultan neden yürüyordu? Hemen vezirler padişahın nedimesi, sohbet arkadaşı ve sırdaşı olan Hasan Can‘a müracaat ederek durumu öğrenmesini istediler. Hasan Can padişahın yanına yaklaşarak;

-"Hayırdır inşallah Sultanım, bütün ordu merak eyler; Devletlü padişahımız, acep niçin yaya yürürler diye telaş ederler" dedi.

Yavuz Sultan Selim büyük bir maneviyat ve huşu içerisinde Hasan Can‘a dönerek;

-"İki Cihan Sultanı Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem önümüzde yaya yürürlerken biz nasıl at üzerinde olabiliriz Hasan Can?…"



Bir müddet bu şekilde giden Selim Han, tekrar atına binmesiyle geri kalanlar da atlarına binerek yollarına devam ettiler..

"Siz Allah'ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder" müjdesinin bir sonucu olarak geçilmez denilen Sina Çölü 13 gün gibi kısa bir sürede geçilmiş, yaklaşık 100 yıldır yağmur yağmayan çöle ordunun geçiş sırasında yağmur yağmıştır...

[Resim: vKTp5UD.jpg]
Yazar: gakko
07-09-2013, Saat:12:53 AM
Yorum Yok


[Resim: GqKK7Dq.jpg?1]
1-Sabah namazı: Ölümün acısını hissettirmez.
2-Öğle namazı: Mahşerin sıkıntısından kurtarır.
3-İkindi namazı: Kabrin karanlığında aydınlığa kavuşturur.
4-Akşam namazı: Sırattan hızla geçmesini sağlar.
5-Yatsı namazı: Cehennem azabından korur, muhafaza eder.
NAMAZI ÖZÜRSÜZ TERK EDENLER 15 CEZA İLE KARŞILAŞIRLAR:
ALTISI DÜNYADA, ÜÇÜ ÖLÜRKEN, ÜÇÜ KABİRDE, ÜÇÜ İKİNCİ HAYATTA.

DÜNYADAKİ CEZALAR:
1-Ömrü bereketsiz olur.
2-Yüzündeki parlaklık yok olur.
3-İşlediği güzel işlerin kabulü zorlaşır.
4-Duası hemen kabul olmaz.
5-Melekler onu sevmez.
6-Namaz kılanların duasından bile nasibini alamaz.

ÖLÜRKEN ÇEKECEĞİ SIKINTI:
1-Mahrumiyet bölgesine tayin olunan kimse gibi perişan ve zelil olur.
2-Aç ölür.
3-Deryaya gark etseler bile müthiş susuzluk çeker.

KABİRDEKİ CEZALAR:
1-Kabri cehennem çukurlarından bir çukur olur.
2-Azap meleklerinden yakasını kurtaramaz.
3-Her namaz için beş defa azap görür.

MAHŞERDE ÇEKECEĞİ SIKINTI:
1-Hesabı şiddetli görülür.
2-Allah’ın şefkat ve merhametinden uzak olur.
3-Cehenneme sürüklenerek götürülür.

Peygamberimiz buyuruyor ki:
“Sıhhati yerinde olup da namaz kılmayan cehennemliklerden yazılır.”
HADİS-İ ŞERİF

Cenabı Hakk cümlemizi namazda daim, doğrulukta kaim, zamanında sâim, ve hepimize merhametiyle muamele eylesin.
Amin..

Hoşgeldin, Ziyaretçi

Sitemizden yararlanabilmek için kayıt olmalısınız.

Forumda Ara

Forum İstatistikleri

Toplam Üyeler 13
Son Üye delidumrul23
Toplam Konular 680
Toplam Yorumlar 684

Kimler Çevrimiçi

Şu anda 17 aktif kullanıcı var.
(0 Üye - 17 Ziyaretçi)

Son Yazılanlar

İki Türk Askerin Birinci ...

Son Yorum: delidumrul 02-02-2025, Saat:12:45 PM
Yorum 0 Okunma 345

Arjantin'de Enflasyon

Son Yorum: delidumrul 09-20-2024, Saat:07:18 PM
Yorum 0 Okunma 743

TÜRK ESİRLERİ YUNANLILARA...

Son Yorum: delidumrul 12-01-2019, Saat:11:30 PM
Yorum 0 Okunma 2,574

Seyit Onbaşının (Kocaseyi...

Son Yorum: merve 03-04-2019, Saat:09:59 AM
Yorum 0 Okunma 2,175

Osmanlı ordusunda bir Ven...

Son Yorum: ahmetsahin 02-04-2019, Saat:12:10 AM
Yorum 0 Okunma 2,356

KAĞIT BARDAK..

Son Yorum: mevthawk 01-02-2019, Saat:06:33 PM
Yorum 0 Okunma 2,677

Başkalarının olumsuz duyg...

Son Yorum: ahmetsahin 01-02-2019, Saat:06:21 PM
Yorum 0 Okunma 3,677

Nuri Killigil: Bir Türk S...

Son Yorum: gakko 08-07-2018, Saat:05:16 PM
Yorum 0 Okunma 3,003

Çocuklarımıza Yedirdiğimi...

Forum: SAĞLIK
Son Yorum: delidumrul 03-29-2018, Saat:12:22 AM
Yorum 0 Okunma 2,567

EŞİNİ DOĞRU SEÇ

Son Yorum: delidumrul 03-26-2018, Saat:06:55 PM
Yorum 0 Okunma 2,730
Task