Skip to main content

Siber Bilgi M.

Yazar: gakko
12-30-2014, Saat:12:17 AM
Yorum Yok
Farkında değiliz ama izleniyoruz!

Çoğumuz neredeyse her gün, farkında olmadan izleniyoruz. Bu bazen bir süpermarkette, bazen de para çektiğimiz ATM'lerde gerçekleşiyor. İzlenmekten korunmanın tek yolu, öncelikle büyük izlenme tehditlerinin gerçek olduğunun farkında olmak. Aşağıda gerçeğe dönüşen 3 büyük izlenme olayını sizlerle paylaşacağız.

Yüz tanıma

Tüketici izlemeyle ilgili ilk olay, 2013'te İngiliz perakendeci Tesco'nun OptimEyes adındaki gelişmiş yüz tanıma teknolojisini kullanmasıyla yaşandı. Güvenlik kameralarının işlevlerinin ötesine geçen sistem, benzin müşterilerinin gözlerini tarayarak yaş ve cinsiyeti algılıyor, bunları benzin istasyonlarında daha isabetli reklamlar sunmak üzere depoluyordu. Bu tür teknolojilerin kullanımı ilerleyen aylarda giderek arttı. Teknoloji, satıcılar için müthiş olsa da, tüketiciler için oldukça rahatsız edici olduğu bir gerçek.

Webcam hack'leme

ABD yetkilileri, Mayıs 2014'te Blackshades adıyla tanınan bir kuruluştan 90 kişiyi tutukladı. Blackshades, hacker'ların Windows'lu herhangi bir bilgisayara bağlanarak, web kamerasını kontrol etmeye izin veriyordu. Kuruluşun 2010'dan bu yana 350.000 dolarlık satış yaptığını, 100 farklı ülkeden tahminen 700.000 kullanıcının web kamerasının izlenmesini sağladığını söylersek, durumun ciddiyetini anlayacaksınız.

Sahte baz istasyonları

Eylül 2014'te ABD'nin belirli eyaletlerinde "sahte baz istasyonlarının" bulunduğuna dair dedikodular ortaya çıkmaya başlamıştı. Bu baz istasyonları daha sonra Integricell mobil güvenlik firmasının sahibi, araştırmacı Aaron Turner tarafından doğrulandı.

Sahte baz istasyonlarının amacı, telefonunuzu kandırarak mevcut iletişiminizi koparmak ve cihazda olup bitenleri öğrenmekti. Farklı araştırmacılar da sahte istasyonlara "rastladıklarını" doğruladılar, ancak şimdiye kadar böyle bir baz istasyonunun fotoğrafı yayınlanmadı. Bu tür istasyonların bir federal izleme programının parçası olma ihtimali konuşuluyor. Bazıları ise sahte baz istasyonlarının, bir uluslararası casusluk programının parçası olabileceğinden şüpheleniyor.

İki ay sonra Kasım'da, ABD Adalet Bakanlığı'nın, bir başka deyişle polislerin uçaklara sahte cep telefonu "kuleleri" yerleştirdiği ortaya çıktı. DRTBOX olarak bilinen bu cihazlar, kendi üzerlerinden geçen telefonlardan bilgi toplamakta kullanılıyordu. Herhangi bir kullanıcının telefon "kimliği" ve konum bilgileri öğrenildiğinde kanun uygulama birimleri, sözkonusu kullanıcıyı rahatlıkla yakalayabiliyordu.

Daha kötüsü hacker'lar, web kamerasını hack'lemekle kalmayıp, PC'lerde basılan tuşları ve parolaları, ekrandaki görüntüleri de kaydettiler. Saldırganlar, dilediklerinde kurbanın PC'sindeki dosyalara da erişebilmekteydiler.

Olta saldırılarını fark edecek kadar zeki olduğunuzu düşünüyorsanız, bu tür saldırılardan kendinizi koruyabilirsiniz. Ancak bazı durumlarda hacker'ların hakkınızda mümkün olduğunca çok bilgi toplayıp, kafanızı karıştıracak türden, zararlı bağlantılar içeren epostalar hazırlayabildiğini söyleyelim.
[Resim: XUfeHRR.jpg]
kaynak: chip.com.tr
Yazar: merve
12-29-2014, Saat:01:40 PM
Yorum Yok
NewYork’ta, Brooklyn Köprüsü üzerinde dilenen kör bir dilenci birgün, bir şairin dikkatini çeker.
Dilencinin boynunda asılı bir tabela vardır.
Şair, dilenciye günlük kazancının ne kadar olduğunu sorar.
Dilencide sekiz dolar kadar olduğunu söyler.Bunun üzerine şair,dilencinin boynuna asılı tabelayı ters çevirerek birşeyler yazar;

‘Şimdi buraya senin kazancını arttıracak birşeyler karaladım. Bir hafta sonra yanına geldiğimde bana sonucu söylersin’ der ve oradan ayrılır.

Şair, bir hafta sonra dilencinin yanına uğrayıp kendini tanıtınca…

Dilenci:

‘Bayım size ne kadar teşekkür etsem azdır. Bir haftada kazancım ikiye katlandı. Çok merak ediyorum tabelaya neler yazdınız?

Bunun üzerine şair gülümser ve:

Tabelada ” Doğuştan körüm, yardım edin ” yazıyordu.

Bense ” Bahar gelecek, ama ben yine göremeyeceğim diye yazdım “der.

Önemli olan, anlatılmak istenen seyi en iyi şekilde anlatmak olduğuna göre; Her şeyin daha iyi anlatılabileceği bir yol vardır.

Yeter ki onu bulmaya, uygulamaya ve ufkumuzu bu doğrultuda genişletmeye uğraşalım . .

[Resim: MhyQAoE.png]
Yazar: merve
12-29-2014, Saat:12:17 PM
Yorum Yok
Akıllı telefonunuzu şarj etmek için bilgisayarınıza bağlarsanız başınıza en fazla ne gelebilir? İki hacker bu sorunun cevabını dramatik bir şekilde değiştirecek bir yazılım geliştirmiş.

George Mason Üniversitesi’nde bilgisayar bilimleri profesörü olan Angelos Stavrou ve öğrencisi Zhaohui Wang masum görünüşlü bir USB kablosunubilgisayarlar için önemli bir tehdide çevirecek bir yazılım geliştirdiler.

Black Hat DC adlı hacker konferansında bir gösteri yapan ikili, şarj etmekiçin USB girişinden bilgisayara bağlanan akıllı telefon üzerinden o bilgisayarı ele geçirdiler.

Her Şey İçin Kullanılıyor

Stavrou’nun yaptığı açıklamaya bakılırsa sistem aslında çok basit bir temel üzerine kurulmuş. Akıllı telefondaki yazılım sadece şarj için kullanılan USB bağlantısının özelliklerini değiştirerek ona gizlice klavye ve fare yeteneği de katıyor.

Böylece akıllı telefon üzerinden bilgisayara kod yazmak, zararlı yazılımlar indirmek ya da dosyaları silebilmek mümkün oluyor. Akıllı telefona bulaşan bu yazılım uzaktan kontrol edilebiliyor.

Stavrou, USB arayüzünün her türlü cihaz için kullanılabiliyor olmasından faydalanarak ufak bir yazılımla bunu mümkün kılabildiklerini belirtti.

Şimdilik Sadece Android

Bu yazılım şimdilik sadece Android işletim sistemini kullanan akıllı telefonlarda var. Ancak Stavrou bunun iPhone için de yapılabileceğini belirtiyor. Ayrıca yazılım bilgisayarda kullanılabilecek Windows, Max OS ya da Linux gibi tüm işletim sistemlerinde çalışıyor.

Stavrou, işletim sistemlerinin USB cihazlarının çalışmalarına izin vermeden önce kullanıcıdan izin istemesi gerektiğini vurguluyor. Yazılım aktif olduğunda Windows ve Mac OS’ta “yeni bir cihaz bulundu” gibi bir uyarı çıkarken, Linux’ta hiçbir uyarı çıkmıyor.

Anti-virüs uygulamaları da bu yazılıma bir şey yapamıyor. Bunun sebebi ise takılan cihazın standart bir klavye gibi algılanması.
[Resim: kCpIzc4.jpg]
Daha fazlası için ShiftDelete.Net sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Yazar: merve
12-29-2014, Saat:02:57 AM
Yorum Yok
Süleyman Yeşilyurt, yeni bir kitap yazmış: “Dersim Ermenisi Yemuş Hanımın Oğlu Çarkçı Kemal” Kitapta, Çarkçı Kemal diye bahsedilen kişi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu imiş
Dersim (Tunceli) Ermenisi Yemuş Hanımın Oğlu Kemal Kılıçdaroğlu

100 bin adet basılan o kitabı daha görmedim. Yalnız, Adem Demir’in, Süleyman Yeşilyurt’la yaptığı röportajı, evvelki günkü Türkiye’de okudum. Yeşilyurt diyor ki:

“1936 senesinde, İsmet İnönü’nün talimatıyla, Türkiye 10 bölgeye ayrılıyor ve 64 bin kişinin kafatası ölçülüyor. Bunlara, Mimar Sinan’ın kafatasının mezardan çıkarılıp ölçülmesi de dahildir. Türkiye’de soy-soptan bahseden ilk parti CHP’dir. Bu rezalet, ilk ve son defa onların döneminde yapılmıştır.”

Bu iddianın doğru tarafları da var; yanlış tarafları da. 1931 yılında Devlet Matbaasında 30.000 adet bastırılan ve 1950 yılına kadar liselerimizde okutulan 4 ciltlik tarih kitabının ilk cildinin sonunda, bir insan ve bir goril iskeletinin resimleri yan yana duruyor. O tarih kitabının 5. sayfasında, insanlarla maymunların müşterek bir soydan geldikleri yazılı. Tarih kitabının 15. sahifesinden itibaren ırk konusu işlenmektedir. 5. ve 6. resimlerde Brakisefal ve Dolikosefal kafatasları gösterilmektedir.

Resmî tarihimizin 20. sayfasında denilmektedir ki:

“Tarihin en büyük cereyanlarını yaratmış olan Türk ırkı, benliğini en çok muhafaza etmiş bir ırktır. Bütün tarihte, böyle büyük bir ırkı, bir millet halinde görmek, bilhassa zamanımızdaki insan heyetlerinin pek çoğuna nasip olmayan büyük bir kuvvet ve büyük bir şereftir.”

Ben, o tarih kitabındaki: “İnsanlarla maymunların müşterek bir soydan geldiklerine dair” iddiaya kat’iyyen ama kat’iyyen katılmıyorum. Ama Türk ırkına dair yazılan cümlelere, bütün varlığımla selâm duruyorum. Dünyada, kendi soyunu-sopunu sevmeyen, acaba kaç kişi vardır? Bizim bir atasözümüzde belirtildiği gibi: “Aslını inkâr eden haramzadedir!”1936 yılında, 64 bin kişinin kafataslarının ölçüldüğü doğrudur. Ama böyle bir çalışmayı İsmet İnönü’nün başlattığı tamamen yanlıştır. Böyle bir teklif, Âfet İnan‘a, bizzat Atatürk tarafından yapılmıştır. Âfet İnan da bu büyük işe, Prof. Dr. Eugene Pittard ile birlikte başlamıştır. Nitekim hem Âfet İnan, hem de Prof. Pittard, 1947 yılında, Türk Tarih Kurumunun 15 numaralı yayını olarak çıkan malum eserde, bu hususu açıkça ve iftiharla belirtmişlerdir.

Ama Süleyman Yeşilyurt, herhalde “Atatürk’ü Koruma Kanunu”na çarpmamak için, bu işi tamamen İnönü’nün üstüne yıkmak istemiştir. Yeşilyurt, 1936 yılında, soyumuzun bazı özelliklerinin araştırılmasını rezalet sayıyor. Bu iddiayı da anlayabilmiş değilim. Milletimizin çeşitli özelliklerini araştırmak, bilmek neden rezalet olsun? Dünyada bir Montofon ineğinin, bir legorn tavuğunun bile ırkî özellikleri ilim adamlarıyla birer birer tespit edilmedi mi? Yani Türk ırkı, bir Montofon ineğinden, bir legorn tavuğundan daha mı önemsizdir?

Ben doğrusu bilmiyorum; Süleyman Yeşilyurt’tan şunu öğrenmek istiyorum: Bu 64.000 kişinin kafatasları ölçüldükten sonra, Türkiye’de kime: “Senin kafatasın Türk’ün Brakisefal kafatasına benzemiyor” denilerek ayırımcılık yapılmış, vatandaş sayılmamıştır?

Ben, ömrümün hiçbir devresinde CHP’ye yakın olmadım. Soyla-sopla ilgilenmek rezalet ise, Süleyman Yeşilyurt, neden Kemal Kılıçdaroğlu’nun soyuyla-sopuyla uğraşıyor? Dünyada kim annesini babasını ve ırkını seçerek doğmuştur Yeşilyurt birilerinin ekmeğine yağ sürdüğünün farkında değil midir?
[Resim: gohZ0qF.jpg?1]
(Yavuz Bülent Bakiler, Şubat 2011)
Yazar: merve
12-29-2014, Saat:02:52 AM
Yorum Yok
Bir grup kariyer yolunda ilerleyen yeni mezun, eski üniversitelerindeki profesörlerini ziyaret için bir araya gelirler. Sohbet, sonunda işin ve hayatın stresinden şikâyetleşmeye döner.

Misafirlerine kahve ikram etmek isteyen profesör mutfağa gider ve yanında büyük bir termos içinde kahve ve porselen, plastik, cam, kristal olmak üzere değişik tarzda ve ucuz görünenden, pahalı ve hatta çok özel olanlarına kadar değişik kahve bardakları ile gelir.

Herkes bir bardak secince, profesör şöyle söyler :

‘Fark ettiyseniz, tüm pahalı görünen bardaklar alındı ve geriye ucuz görünümlü, sade bardaklar kaldı.

Kendiniz için en iyi olanı istemeniz normal olsa da, bu sizin stresinizin ve problemlerinizin kaynağı aslında.

Emin olun ki, bardağın kendisi kahvenin kalitesine hiç bir şey katmaz. Çoğu zaman, sadece daha pahalıdır ve hatta bazı durumlarda da içtiğimizi saklar. !

Hepinizin aslında istediği kahveydi, bardak değil, ama bilinçli olarak en iyi bardaklara yöneldiniz ve sonra birbirinizin bardağına bakmaya başladınız.
Hayat kahveye benzer, is, para ve toplumdaki konumunuz da bardaklar. Onlar hayati tutmak için sadece araçlardır ve seçtiğimiz bardak yasadığımız hayatin kalitesini belirlemediği gibi değiştirmez de.

Bazen sadece bardağa odaklanarak kahvenin tadını çıkarmayı unuturuz.

Kahvenizin tadına varın!
En mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip değildirler. Sadece her şeyin en iyi şekilde tadını çıkartırlar.
[Resim: uqCtHsw.jpg]
Yazar: merve
12-29-2014, Saat:02:46 AM
Yorum Yok
2014 yılının sonuna gelmişken yıla damgasını vuran en büyük teknolojik olaylar hep bir siber saldırı oldu. 2014 Yılının şu son günlerinde ise olan oldu ve 1. Siber Dünya Savaşı başladı.
Günümüzde her an her yerde karşımıza çıkan teknolojik cihazlar, hayatımızda oldukça fazla yer kaplamaya başladı. Artık her türlü cihazın akıllısı üretilirken internette elbette bu akıllı cihazların vazgeçilmezi oldu.

Teknoloji bu kadar ilerlemişken savaşlarda artık buraya taşındı diyebiliriz. 2014 yılına şöyle bir baktığımızda akıllara gelen en büyük teknolojik gelişmelerin arasında siber saldırılar büyük çoğunlukta. Yılın son günlerine gelmişken de en büyük bomba patladı ve ülkeler arası 1. Siber Dünya Savaşı başladı.

Siber orduların bile kurulduğu günümüzde, şu saatlerde belki de bugüne kadar yaşanmış en büyük siber saldırıyla karşı karşıyayız. İddialara göre, hali hazırda devam eden Amerika Birleşik Devletleri ve Çin Halk Cumhuriyeti arasında yaşanan yoğun siber saldırılar sonucu 1. Siber Dünya Savaşı başladı.

Ülkeler arası gerçekleşen siber saldırıları izlememize imkan sağlayan Norse adlı sitede, bir kaç saattir gerçekleştirilen saldırılar son derece yoğun.

Tüm hackerların gözü bu saldırılara kilitlenmişken Çin ve Amerika arasında oldukça yoğun bir şekilde devam eden bu savaşa diğer ülkelerde katılmaya başladı ve 1. Siber Dünya Savaşı resmen başladı.

Rusya, Japonya, Güney Kore, Meksika, Suudi Arabistan, Norveç, Çek Cumhuriyeti, İsviçre, Hollanda, Tayvan ve Ukrayna gibi ülkelerinde katıldığı siber savaşı buraya tıklayarak anlık olarak takip edebilirsiniz.

:: Sizce savaşın galibi kim gelecek? Savaşın sonucunda neler olacak?
[Resim: MgsRknr.png]
Yazan: Bekir Can Yumrutepe
SDN
Yazar: merve
12-29-2014, Saat:02:44 AM
Yorum Yok
Cemaleddin Afgani’ye göre insanların ilimde, ahlakta ve medeniyette yüce seviyelere ulşabilmeleri, dünya ve ahirette mutluluğu yakalayabilmelerinin dört şartı vardır:

1- Aklın hurafe kiri ve vehim pasından arınmış olması; çünkü bunlardan arınmamış bir akıl doğru düşünemez, gerçeği bulamaz.

2- Fertlerin ve toplumların diğerleri ile eşit yaratıldıkları, her iyi ve güzel şeyiyapabileceklerine, peygamberlikten başka her kemali elde edebileceklerine inanmalıdır.

3- İnancın sağlam ve kesin delillere dayanması, taklit ile yetinilmemesidir. İslam bu konuda mensuplarını düşünmeye, akletmeye, inançlarını sağlam delillere dayandırmaya, zan ve vehim peşinden gitmemeye çağırır, körükörüne başkalarının dediğini diyen ve yaptığını yapanları kınar. İslam, aklın mümkün görmediği bir şeyin kabul ve tasdik edilmesini istemez.

4- Her toplum içinde, işleri öğretme ve eğitmeden ibaret olan kişi ve kurumların bulunmasıdır. Muallimler ve mürşitler bulunmazsa doğruyu öğrenme ve fazileti yaşama konusunda insan kendine yeterli değildir. İslam bu iki zaruri ihtiyacın teminini ümmete farz kılmıştır. (9/Tevbe, 122); 3/Al-i İmran, 104).

Medeniyeti kurmak ve yüceltmek, insanı da mutlu kılmak için gerekli bulunan bu dört unsur İslam’da, kâmil manada mevcuttur.
[Resim: inCLzFO.jpg?1]
[Dehriyyun’a Reddiye (Natüralizm Eleştirisi)].

Hoşgeldin, Ziyaretçi

Sitemizden yararlanabilmek için kayıt olmalısınız.

Forumda Ara

Forum İstatistikleri

Toplam Üyeler 13
Son Üye delidumrul23
Toplam Konular 680
Toplam Yorumlar 684

Kimler Çevrimiçi

Şu anda 9 aktif kullanıcı var.
(0 Üye - 9 Ziyaretçi)

Son Yazılanlar

İki Türk Askerin Birinci ...

Son Yorum: delidumrul 02-02-2025, Saat:12:45 PM
Yorum 0 Okunma 345

Arjantin'de Enflasyon

Son Yorum: delidumrul 09-20-2024, Saat:07:18 PM
Yorum 0 Okunma 727

TÜRK ESİRLERİ YUNANLILARA...

Son Yorum: delidumrul 12-01-2019, Saat:11:30 PM
Yorum 0 Okunma 2,574

Seyit Onbaşının (Kocaseyi...

Son Yorum: merve 03-04-2019, Saat:09:59 AM
Yorum 0 Okunma 2,173

Osmanlı ordusunda bir Ven...

Son Yorum: ahmetsahin 02-04-2019, Saat:12:10 AM
Yorum 0 Okunma 2,356

KAĞIT BARDAK..

Son Yorum: mevthawk 01-02-2019, Saat:06:33 PM
Yorum 0 Okunma 2,676

Başkalarının olumsuz duyg...

Son Yorum: ahmetsahin 01-02-2019, Saat:06:21 PM
Yorum 0 Okunma 3,677

Nuri Killigil: Bir Türk S...

Son Yorum: gakko 08-07-2018, Saat:05:16 PM
Yorum 0 Okunma 3,001

Çocuklarımıza Yedirdiğimi...

Forum: SAĞLIK
Son Yorum: delidumrul 03-29-2018, Saat:12:22 AM
Yorum 0 Okunma 2,566

EŞİNİ DOĞRU SEÇ

Son Yorum: delidumrul 03-26-2018, Saat:06:55 PM
Yorum 0 Okunma 2,727
Task