Bay Honda hiç bir zaman yoluna engellerin, trajedilerin ve problemlerin çıkmasına müsaade etmedi. Yoluna çıkan engelleri bir atlet gibi tek tek aştı. Bay Honda 1938 yılında piston halkası üretip bunu Toyota şirketine satmayı hayal eden fakir bir öğrenciydi. Gündüzleri okula gidiyor geceleri ise dirseklerine kadar yağ ile kirlenmiş vaziyette projesi üzerine çalışıyordu. Projeye tüm parasını yatırmıştı ama hala hazır değildi. Sonunda devam edebilmek için eşinin mücevherlerini rehin vermek zorunda kaldı. Yıllarca uğraştıktan sonra Toyota'nın alacağından emin olduğu piston halkasının yapımını tamamladı. Bunları Toyota'ya götürdüğünde ise reddettiler. Onu böyle komik bir projeyi yapmaya çalıştığından dolayı kınadılar.
Sizce umutsuzluğa mı düştü? Elbette parasızdı? Teslim oldu mu? Kesinlikle hayır. Bunun yerine sonraki 2 yıl boyunca pistonu nasıl daha fazla mükemmelleştirebileceği üzerine çalıştı.
Başarıya giden yolu biliyordu:
1- Ne istediğine karar verdi.
2- Bunun üzerine çalıştı.
3- Bunun çalışıp çalışmadığını kontrol etti. Ve başarısız olduğunda,
4- Sürekli olarak izlediği yöntemi değiştirdi.
Gittiği amaca paralel yöntemlerinde hep esnek oldu ve bunun sonucunda projesini ondan sonraki 2 yıl içinde sürekli geliştirdi ve Toyota'ya sattı! Honda'nın piston halkaları fabrikasının yapımı için tonlarca beton gerekiyordu ancak o dönemlerde Japonya hükümeti 2. dünya savaşına hazırlandığı için çimentoyu bulmak zordu.
Rüyası yine gerçekleşmeyecek gibi görünüyordu. Ona kimse yardım etmeyecek gibiydi. Teslim olduğunu mu düşünüyorsunuz? Kesinlikle hayır. Fabrikayı kurmaya karar vermişti bir kere. Teslim olması mümkün değildi. Bir grup arkadaşıyla kafa kafaya verip haftalar boyunca gece gündüz çalışarak birçok metot deneyerek yeni bir beton üretme yöntemi buldular. Fabrikayı kurdu ve piston halkalarını üretmeye başladı.
Hikaye burada bitmiyor. Savaş sırasında Amerikalılar fabrikasını bombaladı ve kısmen fabrikayı harabeye döndürdüler. Honda bu durumda dahi yenilmişlik duygusuna teslim olmadı. Tüm çalışanları toplayıp söyle dedi: Dışarı çıkın ve uçakları izleyin. Mutlaka benzin bidonlarını dışarı atacaklar. Onları bulmalıyız. Çünkü onların içinde bizim üretimimiz için gerekli ham madde var. Bu Japonya'da o dönemde bulunmayan bir hammaddeydi. Honda hayatın ona sunduğu her şeyi kullanmanın bir şeklini bulmuştu. Bunların üstüne fabrika sonraki depremde yıkıldı ve piston üretimini Toyota'ya satmak zorunda kaldı.
Ancak hayat bir kapıyı açmadan diğerini kapatmıyor. Hayatın bize sunduğu fırsatları görebilmek için daima uyanık olmalıyız. Savaş bittiği zaman Japonya tam bir kaos içindeydi. Ülke ham madde krizindeydi benzin karneyle dağıtılıyordu ve buna rağmen bulmak mümkün değildi. Honda ailesine yiyecek almak için pazara gidecek benzini dahi bulamıyordu. Ama bu yüzden kendini yenilmiş ve aciz görmedi, sadece yeni bir karar verdi. Böylesi bir yaşamı kabullenmeyecekti.
Kendisine çok önemli bir soru sordu: Ailemi başka hangi şekilde geçindirebilirim? Bunun için elimin altındaki şeyleri nasıl kullanabilirim? Evinde küçük bir motorun olduğunu fark etti, bahçede çim biçme makinesi için kullanılanlardan. Onu bisiklete bağlamaya çalıştı bu anda ilk motorlu bisiklet ortaya çıkmış oldu. Onunla pazara gitti ve kısa bir süre sonrada onu gören arkadaşları ondan kendileri içinde böyle bir şey yapmasını istediler.
Kısa bir süre sonra bulabildiği motorları motosiklet için kullandı ve bunun için bir fabrika kurmaya karar verdi. Ancak parası yoktu ve Japonya darmadağındı, nasıl yapmalıydı?
Kader ağlarını kararlar verirken örer. Yenilgiyi kabul edip, olmuyor demek yerine bir çıkış yolu ararken aklına dahice bir fikir geldi.. Japonya'daki tüm bisiklet üreticilerine bir mektup yazmaya karar verdi. Onlara Japonya'yı tekrar nasıl harekete geçireceğini bulduğunu yazdı. Onun motosikletinin ucuz olacağını ve insanların bununla istedikleri yere gidebileceğini belirtti. Onlardan yatırım yardımı istedi.
Toplam 18000 bisiklet satan dükkan sahibinden 3000'i Honda'ya para yolladı ve o ilk üretimini yapmaya başladı. Sonrada başarı geldi, öyle değil mi, öyle mi sanıyorsunuz? Hayır! Motosiklet çok büyüktü ve onu çok az Japon satın aldı. Honda ise tekrar neyin yolunda gitmediğini buldu, teslim olmak yerine uyguladığı yöntemi değiştirdi. Motosikletleri daha hafif ve küçük olarak üretmeye karar verdi. Başarı hemen arkasından geldi. Bu Honda'ya imparator nişanı ödülünü kazandırdı.
Herkes ona kıskançlıkla bakarak böyle bir dahiyane fikir aklına geldiği için onun ne kadar şanslı olduğunu düşündü. ŞansIımıydı? Belki. Fakat ondan önce büyük fedakarlık ve zahmetli çalışma vardı. HONDA şirketi dünyadaki en başarılı şirketlerden biridir ve şirketin bünyesinde 100.000 den fazla insan çalışıyor. Honda'nın arabaları Amerika'da Toyota'dan daha fazla satan bir markaya dönüştü. Honda insanın bir şeyi gerçekten istediğinde ce çaba gösterdiğinde başarısının mutlaka geleceğini göstermiş oldu.
Son Düzenleme: 11-06-2016, Saat:02:25 PM, Düzenleyen: merve.