OSMANLIDA RÜŞVETLE MÜCADELE
İslam âlimleri rüşvetin haram olduğu hususunda icma etmiştir. Suçun, topluma etkisi oranında ceza yönü artar veya azalır. Rüşvetin, görevli kimsenin bilgisi dâhilinde çocuklarına veya ailesinden birisine verilmesi de aynı sonuçları doğurur.
İslâm’ın temel kaynağı Kur’ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîflerde “rüşvet” kesin bir dille yasaklanmış, dünyevî ve uhrevî cezasının büyüklüğüne hassasiyetle dikkat çekilmiştir.
Rüşvet hakkında Peygamber Efendimiz (s.a.s.), hükümde ve yönetimde, rüşvet alan ve rüşvet veren (ve aracılık eden) kimseyi lanetlemiştir. (1)
İmam-ı Azam Ebu Hanife, rüşvet alanın vereceği hiçbir hükmün geçerli ve bağlayıcı olmayacağını belirterek şunları söyler: "Hâkim veya yönetici rüşvet aldığı takdirde, onu tayin eden tarafından azledilmese dahi derhal azlolur ve o andan itibaren vermiş olduğu bütün hükümler de bâtıl olur." (2)
Hz. Peygamber (s.a.s.) bir gün Kab İbn Ucre’ye, "Ey Ka’b, insan vücudunda rüşvet yiyerek bitip büyüyen et asla cennete girmeyecektir." buyurmuştur. (3)
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) yine bir gün İbnü’l-Lütbiyye’nin vazifesi sırasında kendisine verilen hediyeleri sahiplenmesi üzerine öfkelenmiş ve şöyle buyurmuştur: "Annesinin babasının evinde oturmuş olsaydı kendisine böyle hediyeler verilir miydi? Muhammed’in canı elinde olan Allah’a yemin ederim ki herhangi biriniz bu malda hıyanet yaparak haksız bir şey alırsa kıyamet gününde o malı böğüren bir deve veya bir sığır yahut meleyen bir koyun şeklinde boynunda taşıyarak getirecektir." (4)
Hediyeler konusunda Resûl-i Ekrem’in uyarılarını dikkate alan Hulefa-i Raşidîn’in, özellikle valilere yolladıkları genelge ve talimatlardan, hediye görünümü verilerek rüşveti meşrulaştırma çabalarına karşı büyük hassasiyet gösterdikleri anlaşılmaktadır.
İnsan unsurunun olduğu bir yerde, işlenmesi kolay böylesi bir suçun bütünüyle engellenmesi mümkün olmamakla birlikte göz yumularak yayılması durumda ortaya büyük bir ahlaki yozlaşma ve çöküş çıkar.
Osmanlı'da rüşvetin tesbit edilmesi durumunda sürgünden idama kadar çeşitli cezalar verilmekteydi. Bu suçu işleyen herkese aynı ceza verilmemekte, suçu işleyenin rütbe ve makamı arttıkça verilen cezalar da ona göre artmaktaydı. Rüşvete verilen cezalar, alınan rüşvetin bir kaç misli kadar para cezası, hapis, nefiy (diğer şehir veya memleketlere sürgün), azil (görevden alma), kalebendlik (kalede hapislik), kürek (kadırga veya kayıklarda kürek çekme), katl (idam) gibi çeşitli şekillerde olabilmekteydi. Bazı kayıtlarda rüşvet suçuna "katle bedel sürgün" veya "katle bedel kürek" cezası verildiği görülmektedir. Yani idam cezasından vaz geçilip, idama bedel olmak üzere sürgün veya kürek cezasına çarptırıldığı bildirilmekte ve böylece cezanın caydırıcılığının artması sağlanmaktaydı.
Osmanlı'da bir Sadrazam rüşvet suçundan idam edilirken bir Yeniçeri Ağası da görevden azledilerek sürgün cezasına çarptırılmıştır. Osmanlı arşivlerinde rüşvet hakkındaki belgelerde oldukça ilginç verilere rastlanmaktadır. İşte onlardan bazıları:
1896 senesi, İran Sadrazamıyla yapılan görüşmede İranlılar tarafından teklif edilen rüşvetin kabul edilmediği..
1836 senesi, Mabeyn Kâtiblerinden Pertev Paşa’nın Damadı Vasaf Efendi'nin hırsızlık ve rüşveti cihetiyle bütün menkul ve gayrimenkul mal varlıklarına el konularak devlet hazinesine kaydedildiği..
1861 senesi, Kırkkiliseli Nikolaki’den rüşvet alan Kapı Zabtiyesi Süleyman’dan bunun iki mislinin tahsili..
1857 senesi, rüşvet alan Erzurum Gümrük Mültezimi Cennetzade Abdullah Efendi'nin oğlu Ziya, aldığı rüşvet parası kendisinden tahsil edilerek sürgün cezasına çarptırılmıştır..
1892 senesi, Fransa’da Panama Kanalı meselesinde rüşvet alan Nafia Nazırı (Bayındırlık Bakanı) Mösyö Bayu’nun tutuklanması..
1902 senesi, Drama Kaymakamı Emin Paşa’nın para, malzeme ve rüşvet aldığı hakkındaki iddiaların gizli olarak araştırılıp sonucun bildirilmesi..
1857 senesi, Karahisar-ı Şarkî eski Kaymakamı Hurşid Ağa ile bazı şahısların rüşvet almaları sebebiyle sürgün ve aldıkları rüşvetin 2 misli para ile cezalandırılarak bunun Hazineye devredilmesi..
1854 senesi, rüşvet ve yolsuzluğu ihbar edilen Samako Kaymakamı Raşit Efendi’nin görevden alınması ve yargılanması..
(1) (Tirmizi, Ahkâm 9, (1336); A. İ. Hanbel, Müsned, V/279).
(2) (Ebubekir el-Kurtubi, el-Câmiu li-Ahkâmil’l-Kur’an, 7/484-486, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut-2006.)
(3) (Darimî, Rikak, 60 (2818); Sahîhu İbn Hibban, Salât, 9 (1723).
(4) (Buhari, Eymân, 3; Hiyel, 15; Hibe, ı7; Ahkâm, 24, 41; Müslim, İmare, 26-29; Ebu Davud, İmare, ıı; Darimi, Zekât, 30; Siyer, 52.)
Konu
Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi