Girişimcilik, kısa süre önce seksi ve moda olan bir konu haline geldi. Basın, hızlı çıkış yapan yeni kurulmuş işletmelerin tek boynuzlu atlarını ilahlaştırıyor ve Shark Tank gibi TV programları bütün dünyaya girişimcileri tanıtırken insanların kendilerine, “Ben de onlardan biri olabilir miyim?” diye sormalarına neden oluyor.
Girişimcilik pek çok düzeyde ümit verici olsa da, bu kişi ister doğruca okuldan yeni mezun olmuş olsun, ister 9-5 işinden ayrılıp girişimci olmak istiyor olsun, başarılı olmak için belirli bir tür karakterde olması gerekiyor. Böyle bir eyleme geçmeden önce kendinize sormanız gereken pek çok soru var – ve bu soruların pek çoğu belirli koşullarla ilgili. Ancak bu kesinlikle “evet” cevabı vermeniz gereken altı soruyu sizinle paylaşıyoruz.
1. Finansal olarak riske girme lüksünüz var mı?
Okuldan yeni mezun olmuş, finansal yükümlülükleri olmayan bir girişimcinin, bir ailesi, bir ev kredisi, bir kaç araba kredisi ve ailelerin ödemek zorunda olduğu faturaları olan bir girişimciye göre daha az finansal riski vardır.
Yeni bir iş kurmakla ilişkili bu büyük finansal riski anlamanız gerekiyor. Fikriniz başarısız olabilir, uzun bir zaman boyunca geçinmenizi sağlayacak kadar para kazanamayabilirsiniz ve her zaman için her şeyinizi kaybetme olasılığı da mevcuttur.
Eğer hali hazırda pek çok finansal yükümlülüğünüz varsa, işinizi kurmaya bir ek iş olarak başlayın. Bu senaryo ideal olmayabilir ancak bu şekilde de başarıyı bulmanız mümkündür. Eğer bu tür finansal yükümlülükleriniz yoksa ve fikrinize tamamen inanıyorsanız, o zaman her şeyinizi yeni bir iş kurmaya verebilirsiniz.
2. Hali hazırda güçlü bir destek sisteminiz var mı?
Eğer bir iş kurmaya karar verdiyseniz, önünüzdeki yol her birinde birden fazla seçeneğin bulunacağı tümsekler ve kavşaklarla dolu olacaktır; aklınızda sorular olacaktır, hem de pek çok soru. Problemleri çözmek, cevaplar aramak konusunda size yardım edecek ve sadece içinizdekileri dökmek istediğinizde orada olacak bir destek sisteminizin olması önemlidir.
İhtiyacınız olduğunda dönebileceğiniz bir aileye, arkadaşlara, akıl hocalarına ve sektör bağlantılarına sahip olmak, işinizin başarılı olma ihtimalini fazlasıyla artıracaktır. Sadece moral desteği bile paha biçilemezdir. Şüpheci kişileri kendinizden uzak tutun. Bu insanlar zehirlidir ve eğer başarılı olmak istiyorsanız onlardan uzak durmanız gerekir.
3. Eğer devamlı yere seriliyorsanız (ki serileceksiniz), ayağa kalkıp daha fazlası için uğraşmaya devam edecek misiniz?
Yere serileceksiniz – muhtemelen bir kaç kere. Aynı zamanda, şu da ihtimal dahilinde ki, yere kapaklanmanıza neden olan sizin verdiğiniz yanlış kararlar da olabilir. Eğer ilk vuruşta hedefi vurmayı bekliyorsanız, bu oyuna hiç girmeseniz daha iyi olur. Başarısız olacaksınız. Siniriniz bozulacak.
Pes eden girişimcilerle, devam edip başarıyı yaşayan girişimcileri ayıran, ikinci olarak bahsettiğimiz girişimcilerin kararlılıklarıdır – onların yıkıcı yumrukları yemeye devam etmeye ve daha fazlasını yemek için ayağa kalkmaya devam etmeye istekli olmalarıdır.
Benim en sevdiğim örnek, fazlasıyla başarılı olan elektrik süpürgesinin kurucusu ve tasarımcısı olan James Dyson’dur. Dyson’un yaptığı ilk 5,126 prototip başarısız oldu ve 5,127. prototip ise Birleşik Devletlerde en çok satılan elektrikli süpürge oldu. Eğer 5,000 sefer yere serildikten sonra ayağa kalkmaktan vazgeçseydi, şu anki değeri 4.5 milyar $ olmazdı.
4. Kişisel lüks eşyalar ve tüketim malları olmadan da motivasyonunuzu koruyabiliyor musunuz?
Mark Cuban genellikle, bu işe gönül verdiği ve hardal ve ketçaplı sandviçler yediği, beş arkadaşıyla paylaştığı üç odalı evde yerde uyuduğu eski günlerden bahseder. O durumda olduğunuzu düşünün. Yerde uyurken ve peynirli makarna ya da Japon eriştesi yerken, yüzde 100 motive halde kalabilir miydiniz?
Eğer kalamayacağınızı düşünüyorsanız, belki de girişimcilik size göre değildir. Genellikle en büyük farkı yaratan bu kişisel fedakarlıklardır. Eğer bu işinize daha fazla para yatırımı yapmak anlamına gelseydi, arabanızı satıp ofisinize otobüsle gider miydiniz? Eğer bu işinizi daha hızlı büyütmek anlamına gelseydi, evinizi satıp daha küçük bir daireye taşınır mıydınız?
Eğer bu işi bu kadar çok istiyorsanız, fazlasıyla odaklanmış ve motive kalmaya devam ederken, ne gerekiyorsa onu yapmanız gerekir.
5. İlk başlarda iş/özel hayat dengenizin son derece dengesiz olacağını biliyor musunuz?
Başlangıçta, zamanınızın çoğunu işinize ayırmanız gerekecek. Arkadaşlarınızı ve ailenizi daha az göreceksiniz ve – Cuma akşamı iş çıkışı bir kaç bira içmek için arkadaşlarınızla buluşmak ya da hafta sonları bir yerlere gitmek gibi – eskiden yaptığınız küçük şeylerin çoğunu kaçıracaksınız. Bunun yerine, ofiste uzun geceler ve iş ile dolu hafta sonları geçireceksiniz.
Başlangıçta, işiniz için zaman harcamak ve çaba göstermek için istekli olmak zorundasınız. Yeni bir iş kurduğunuzda, her şeyin yükü sizin omuzlarınızda olur. Bu, bazı kişilerin baş edemeyeceği derecede muazzam bir baskıdır. Zaman içinde, daha sağlıklı bir iş/özel hayat dengesi yaratmayı başaracaksınız ancak ilk yıllarda hayatınızın çok dengesiz olacağını bilin. Ben de ancak kısa süre önce, hafta sonlarımın yüzde yüzünü pazarlama ajansımda geçirmek yerine kendime, aileme ve arkadaşlarıma zaman ayırmaya başlayabildim.
6. Başarınızı gözünüzün önüne getirebiliyor musunuz?
İnanırsanız, yolun yarısını aşmış olursunuz. – Theodore Roosevelt
Bu, başarının göz önüne getirilmesi ile ilgili en sevdiğim alıntılardan biridir. Eğer başarıyı gözünüzün önüne getiremiyorsanız, o zaman hazır değilsiniz demektir. Bunu gözünüzün önüne getirmeniz ve gözünüzde canlı bir şekilde canlandırmanız gerekir. Sabahları, başarıyı gözünüzde canlandırarak uyanmanız gerekir. Bu görüntüyü zihninize kazımanız gerekir. Uykuya daldığınızda, rüyanızda başarınızı görmeniz gerekir.
Peki, siz henüz “evet” cevabını verdiniz mi?