Cemaleddin Afgani’ye göre insanların ilimde, ahlakta ve medeniyette yüce seviyelere ulşabilmeleri, dünya ve ahirette mutluluğu yakalayabilmelerinin dört şartı vardır:
1- Aklın hurafe kiri ve vehim pasından arınmış olması; çünkü bunlardan arınmamış bir akıl doğru düşünemez, gerçeği bulamaz.
2- Fertlerin ve toplumların diğerleri ile eşit yaratıldıkları, her iyi ve güzel şeyiyapabileceklerine, peygamberlikten başka her kemali elde edebileceklerine inanmalıdır.
3- İnancın sağlam ve kesin delillere dayanması, taklit ile yetinilmemesidir. İslam bu konuda mensuplarını düşünmeye, akletmeye, inançlarını sağlam delillere dayandırmaya, zan ve vehim peşinden gitmemeye çağırır, körükörüne başkalarının dediğini diyen ve yaptığını yapanları kınar. İslam, aklın mümkün görmediği bir şeyin kabul ve tasdik edilmesini istemez.
4- Her toplum içinde, işleri öğretme ve eğitmeden ibaret olan kişi ve kurumların bulunmasıdır. Muallimler ve mürşitler bulunmazsa doğruyu öğrenme ve fazileti yaşama konusunda insan kendine yeterli değildir. İslam bu iki zaruri ihtiyacın teminini ümmete farz kılmıştır. (9/Tevbe, 122); 3/Al-i İmran, 104).
Medeniyeti kurmak ve yüceltmek, insanı da mutlu kılmak için gerekli bulunan bu dört unsur İslam’da, kâmil manada mevcuttur.
[Dehriyyun’a Reddiye (Natüralizm Eleştirisi)].